"ET" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "ET" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 737

SURE ADI AYET
Enam (30) Rab'lerinin huzurunda durduruldukları vakit (hallerini) bir görsen! (Allah) diyecek ki: "Nasıl, şu (dirilmek) gerçek değil miymiş?" Onlar, "EvET, Rabbimiz'e andolsun ki, gerçekmiş" diyecekler. (Allah), "Öyleyse inkar ETmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı!" diyecek.
Enam (22) Onları tümüyle (mahşere) toplayıp da Allah'a ortak koşanlara, "Nerede, ilah olduklarını iddia ETtiğiniz ortaklarınız?" diyeceğimiz günü hatırla.
Enam (19) De ki: "Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur'an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben şahitlik ETmem. O, ancak tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."
Enam (10) (Ey Muhammed!) Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya alınmıştı da onlarla alay edenleri, alay ETtikleri şey kuşatıp mahvETmişti.
Enam (12) De ki: "Şu göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?" "Allah'ındır" de. O merhamET ETmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamET gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. Kendilerini ziyana uğratanlar var ya, işte onlar inanmazlar.
Enam (6) Onlardan önce nice nesilleri helak ETtiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helak ETtik ve arkalarından başka bir nesil var ETtik.
Enam (5) Nitekim hak (Kur'an) kendilerine gelince onu yalanladılar. Fakat alay ETtikleri şeyin haberleri kendilerine ilerde gelecektir.
Enam (2) O öyle bir Rab'dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin ETmiştir. (KıyamETin kopması için) belirlenmiş bir ecel de onun katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.
Enam (154) Sonra iyilik yapanlara nimETi tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayET ve rahmETe erdirmek için Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına iman ETsinler.
Enam (158) (Ey Muhammed!) Onlar (iman ETmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbi'nin gelmesini ya da Rabbinin bazı âyETlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabbi'nin âyETlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman ETmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış olan bir kimseye (o günki) imanı fayda vermez. De ki: "Siz bekleyin. Şüphesiz biz de bekliyoruz."
Enam (164) De ki: "Her şeyin Rabbi o iken ben başka bir Rab mı arayayım? Herkes günahı yalnız kendi aleyhine kazanır. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf ETmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.
Araf (179) Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ETtik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.
Araf (170) Kitaba sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükafatını zayi ETmeyiz.
Araf (164) Hani onlardan bir topluluk demişti ki: "Siz Allah'ın helak edeceği veya şiddETli bir azaba uğratacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüt veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazerET beyan ETmek için, bir de belki Allah'a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)" demişlerdi.
Araf (150) Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, "Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ETtiniz?" dedi. (Öfkesinden) levhaları attı ve kardeşinin saçından tuttu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) "Ey anamoğlu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler topluluğu ile bir tutma."
Araf (146) Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyETlerimden uzaklaştıracağım. (Onlar) her âyETi görseler de ona iman ETmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyETlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
Araf (143) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ETtim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
Araf (137) Hor görülüp ezilmekte olan kavmi (İsrailoğullarını), toprağına bolluk ve berekET verdiğimiz yerin doğu ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabrETmeleri karşılığında gerçekleşti. Firavun ve kavminin yaptıklarını ve (özenle kurup) yükselttiklerini yerle bir ETtik.
Araf (134) Üzerlerine azap çökünce, "Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua ET. Eğer azabı üzerimizden kaldırırsan, mutlaka sana inanacağız ve İsrailoğullarını seninle birlikte elbETte göndereceğiz" dediler.
Araf (126) "Sen sırf, Rabbimizin âyETleri bize geldiğinde iman ETtiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al."
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 Sonraki Sayfa >