"T" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "T" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1573

SURE ADI AYET
İsra (67) Denizde size bir sıkınTı dokunduğunda büTün TapTıklarınız (sizi yüzüsTü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. FakaT sizi kurTarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. ZaTen insan çok nankördür.
İsra (68) Peki, karada sizi yere geçirmesinden, yahuT üzerinize Taşlar savuran kasırga göndermesinden, sonra da kendinize bir vekil bulamamakTan güvende misiniz?
İsra (69) YahuT sizi Tekrar denize döndürüp üsTünüze, kasıp kavuran bir fırTına yollayarak nankörlüğünüz sebebiyle sizi boğmasından, sonra da bize karşı kendiniz için arka çıkacak bir yardımcı bulamama (durumun) dan güvende misiniz?
İsra (70) Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde Taşıdık. Kendilerini en güzel ve Temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yaraTTıklarımızın bir çoğundan üsTün kıldık.
İsra (75) İşTe o zaman sana, hayaTın da, ölümün de kaTmerli acılarını TaTTırırdık. Sonra bize karşı kendine hiçbir yardımcı bulamazdın.
İsra (79) Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadeT olmak üzere Teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaşTırsın.
İsra (86) Andolsun, dileseydik biz sana vahyeTTiğimizi Tamamen orTadan kaldırırdık; sonra bu konuda bize karşı kendine hiçbir yardımcı da bulamazdın.
İsra (88) De ki: "Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur'an'ın bir benzerini geTirmek üzere Toplansalar ve birbirlerine de desTek olsalar, yine onun benzerini geTiremezler."
İsra (89) Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her Türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkarda direTTiler.
İsra (93) Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırTmadıkça, yahuT senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıTmadıkça, yahuT iddia eTTiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe, yahuT Allah'ı ve melekleri karşımıza geTirmedikçe, yahuT alTından bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökTen okuyacağımız bir kiTap indirmedikçe göğe çıkTığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi Tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
İsra (100) De ki: "Eğer siz Rabbimin rahmeT hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da Tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. ZaTen insan çok cimridir."
İsra (104) Bunun ardından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Bu Topraklarda oTurun, ahireT va'di (kıyameT) gelince hepinizi Toplayıp bir araya geTireceğiz."
İsra (110) De ki: "(Rabbinizi) isTer Allah diye çağırın, isTer Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayeT en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini pek yükselTme, çok da kısma. İkisi orTası bir yol TuT.
İsra (111) "Hamd, çocuk edinmeyen, mülkTe orTağı olmayan, zilleT ve acizliğin gerekTirdiği bir yardımcıya ihTiyacı bulunmayan Allah'a mahsusTur" de ve O'nu Tekbir ile yücelT.
Kehf (6) Demek sen, bu söze (Kur'an'a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeTa kendini TükeTeceksin!
Kehf (8) Biz, elbeTTe (zamanı gelince) yeryüzündeki her şeyi bir kuru Toprak haline geTireceğiz.
Kehf (15) Kalkıp da, "Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasına asla ilah demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, ondan başka Tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil geTirselerdi ya! ArTık kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?" dediklerinde onların kalplerine kuvveT vermişTik.
Kehf (16) (İçlerinden biri şöyle dedi:) "Madem ki onlardan ve Allah'Tan başkasına TapmakTa olduklarından yüz çevirip ayrıldınız, o halde mağaraya çekilin ki, Rabbiniz size rahmeTini yaysın ve içinde bulunduğunuz durumda yararlanacağınız şeyler hazırlasın."
Kehf (17) (Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ Tarafına kaydığını, baTarken de onlara dokunmadan sol Tarafa giTTiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayeT ederse işTe o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırTırsa, arTık ona doğru yolu gösTerecek bir dosT bulamazsın.
Kehf (19) Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız"? dedi. (Bir kısmı) "Bir gün, ya da bir günden az", dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kenTe gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha Temiz ve lezzeTli ise ondan size bir rızık geTirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkaT çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin."
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 Sonraki Sayfa >