"T" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "T" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1573

SURE ADI AYET
Al-i İmran (93) TevraT indirilmeden önce, İsrail'in (Yakub'un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi. De ki: "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi TevraT'ı geTirip okuyun."
Al-i İmran (94) ArTık bundan sonra Allah'a karşı kim yalan uydurursa, işTe onlar zalimlerin Ta kendileridir.
Al-i İmran (97) Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yeTenlerin hacceTmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı Tanınmazsa), şüphesiz Allah büTün âlemlerden müsTağnidir. (Kimseye muhTaç değildir, her şey ona muhTTır.)
Al-i İmran (103) Hep birlikTe Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimeTini haTırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleşTirmişTi. İşTe onun bu nimeTi sayesinde kardeşler olmuşTunuz. Yine siz, bir aTeş çukurunun Tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurTarmışTı. İşTe Allah size âyeTlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
Al-i İmran (104) Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve köTülükTen men eden bir Topluluk bulunsun. İşTe kurTuluşa erenler onlardır.
Al-i İmran (106) O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, "İmanınızdan sonra inkar eTTiniz, öyle mi? Öyle ise inkar eTmenize karşılık azabı Tadın" denilir.
Al-i İmran (113) Onların (KiTap ehlinin) hepsi bir değildir. KiTap ehli içinde, gece saaTlerinde ayakTa duran, secdeye kapanarak Allah'ın âyeTlerini okuyan bir Topluluk da vardır.
Al-i İmran (117) Onların bu dünya hayaTında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir Topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. Allah onlara zulmeTmedi. FakaT onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.
Al-i İmran (122) Hani sizden iki Takım (paniğe kapılarak) çözülmeye yüz TuTmuşTu. Halbuki Allah onların yardımcısı idi. Mü'minler, yalnız Allah'a Tevekkül eTsinler.
Al-i İmran (125) EveT, sabreTTiğiniz ve Allah'a karşı gelmekTen sakındığınız Takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.
Al-i İmran (128) Bu işTe senin yapacağın bir şey yokTur. Allah, ya Tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.
Al-i İmran (136) İşTe onların mükafaTı Rab'leri Tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cenneTlerdir ki orada ebedi kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükafaTı ne güzeldir!
Al-i İmran (140) Eğer siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o Topluluk da (Müşrikler de Bedir'de) benzeri bir yara almışTı. İşTe (iyi veya köTü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir Topluma iyi ya da köTü günler gösTeririz, bazen öbürüne.) Allah, sizden iman edenleri ayırT eTmek, sizden şahiTler edinmek için böyle yapar. Allah, zalimleri sevmez.
Al-i İmran (143) Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu Temenni ediyordunuz. İşTe onu gördünüz, ama bakıp duruyorsunuz.
Al-i İmran (147) Onların sözleri ancak, "Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki Taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam TuT. Kâfir Topluma karşı bize yardım eT" demekTen ibareTTi.
Al-i İmran (152) Andolsun, Allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğiniz sırada size olan vadini gerçekleşTirdi. NihayeT sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösTerdikTen sonra, za'f gösTerdiniz. (Peygamber'in verdiği) emir konusunda TarTışTınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isTeyenler de vardı, ahireTi isTeyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (Kaçıp hezimeTe uğradınız. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı çok lüTufkârdır.
Al-i İmran (155) İki Topluluğun karşılaşTığı gün, içinizden yüz çevirip kaçanları, şeyTan ancak yapTıkları bazı haTalardan dolayı yoldan kaydırmak isTemişTi. Ama yine de Allah onları affeTTi. Kuşkusuz Allah çok bağışlayandır, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühleT verir).
Al-i İmran (157) Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve rahmeTi onların Topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır.
Al-i İmran (158) Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, Allah'ın huzurunda Toplanacaksınız.
Al-i İmran (159) Allah'ın rahmeTi sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, kaTı yürekli olsaydın, onlar senin eTrafından dağılıp giderlerdi. ArTık sen onları affeT. Onlar için Allah'Tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere eT. Bir kere de karar verip azmeTTin mi, arTık Allah'a Tevekkül eT, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, Tevekkül edenleri sever.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 Sonraki Sayfa >