"bü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "bü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 396

SURE ADI AYET
İsra (10) Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler için yük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.
İsra (21) Bak nasıl, onların kimini kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha yüktür, üstünlükler daha yüktür.
İsra (29) Eli sıkı olma, stün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.
İsra (31) Yoksulluk korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin. Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten yük bir günahtır.
İsra (38) tün bu sayılanların kötü olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.
İsra (40) Rabbiniz erkek çocukları size seçip-ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi? Gerçekten çok yük bir söz söylüyorsunuz.
İsra (47) Onlar seni dinlerlerken hangi maksatla dinlediklerini, kendi aralarında konuşurlarken de o zalimlerin, "Siz ancak yülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliyoruz.
İsra (60) Hani sana, "Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların yük azgınlıklarını (daha da) artırdı.
İsra (67) Denizde size bir sıkıntı dokunduğunda tün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
İsra (71) tün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her kime kitabı sağından verilirse işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.
İsra (87) Ancak Rabbin'den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O'nun sana olan lütfu yüktür.
İsra (101) Andolsun, biz Mûsâ'ya apaçık dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmiş ve Firavun da ona, "Ben senin kesinlikle yülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!" demişti.
Kehf (5) Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne yük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
Kehf (34) Derken onun yük bir serveti oldu. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: "Benim malım seninkinden daha çok. Adamlardan yana da senden daha üstünüm."
Kehf (42) Derken tün serveti helak edildi. (Yıkılmış) çardakları üzerine çökmüş haldeki bağına yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyor ve şöyle diyordu: "Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım..."
Kehf (45) Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat tün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir.
Kehf (49) Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, yük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar tün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
Meryem (14) (Yahya dünyaya gelip yüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) "Ey Yahya kitaba sımsıkı sarıl" dedik. Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah'tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
Meryem (37) (Fakat hıristiyan) gruplar, aralarında ayrılığa düştüler. yük bir günü görüp yaşayacakları için vay kafirlerin haline!
Meryem (59) Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevi tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü yük bir azaba çarptırılacaklardır.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Sonraki Sayfa >