"dü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "dü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 508

SURE ADI AYET
Nahl (122) Ona nyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.
Nahl (124) Cumartesi gününe saygı, ancak onda görüş ayrılığına şenlere farz kılındı. Şüphesiz Rabbin, ayrılığa şmekte oldukları şeyler konusunda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
Nahl (127) Sabret! Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da sıkıntıya şme.
İsra (7) İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, kötülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine şmanlarınızı gönderdik.)
İsra (18) Kim bu geçici nyayı isterse orada ona, (evet) dilediğimiz kimseye dilediğimiz kadar hemen veririz. Sonra da cehennemi ona mekan yaparız. O, buraya kınanmış ve Allah'ın rahmetinden kovulmuş olarak girer.
İsra (36) Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine şme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur
İsra (41) Andolsun biz, onlar şünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur'an'da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu onların ancak kaçışlarını artırıyor.
İsra (53) . Kullarıma söyle: (İnsanlara karşı) en güzel sözü söylesinler. Çünkü şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık bir şmanıdır.
İsra (72) Kim bu nyada körlük ettiyse ahirette de körr, yolunu daha da şaşırmıştır.
İsra (83) İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa şer.
İsra (93) Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça, yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça, yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça şürmedikçe, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, yahut altından bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
Kehf (11) Bunun üzerine biz de nice yıllar onların kulaklarını (dış nyaya) kapattık. (Onları uyuttuk)
Kehf (28) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. nya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.
Kehf (37) Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: "Seni topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da seni (eksiksiz) bir insan şeklinde zenleyen Allah'ı inkâr mı ediyorsun?"
Kehf (45) Onlara nya hayatının örneğini ver: (nya hayatı), gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret sahibidir.
Kehf (46) Mallar ve evlatlar, nya hayatının süsür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
Kehf (50) Hani biz meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis'ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis'i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer şmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!
Kehf (53) Suçlular (o gün) ateşi görünce onun içine şeceklerini iyice anlayacaklar ve ondan kurtuluş yolu da bulamayacaklardır.
Kehf (54) Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok şkünr.
Kehf (62) Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ beraberindeki gence "Öğle yemeğimizi getir, bu yolculuğumuzdan dolayı çok yorgun ştük" dedi.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Sonraki Sayfa >