"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI AYET
Bakara (2) Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol stericidir.
Bakara (7) Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. zleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap vardır.
Bakara (17) Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı sırada Allah ışıklarını yok ediverir de onları remez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
Bakara (19) Yahut onların durumu, kten yoğun karanlıklar içinde k gürültüsü ve şimşekle sağanak halinde boşanan yağmura tutulmuş kimselerin durumu gibidir. Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Oysa Allah, kâfirleri çepeçevre kuşatmıştır.
Bakara (20) Şimşek neredeyse zlerini alıverecek. Önlerini her aydınlatışında ışığında yürürler. Karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allah dileseydi, elbette onların işitme ve rme duyularını giderirdi. Şüphesiz Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Bakara (22) O, yeri sizin için döşek, ğü de bina yapan, kten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah'a ortaklar koşmayın.
Bakara (29) O, yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan, sonra ğe yönelip onları yedi k halinde düzenleyendir. O, her şeyi hakkıyla bilendir.
Bakara (31) Allah Adem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere stererek, "Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin" dedi.
Bakara (33) Allah şöyle dedi: "Ey Adem! Onlara bunların isimlerini söyle." Adem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, "Size, klerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?" dedi.
Bakara (38) "İnin oradan (cennetten) hepiniz. Tarafımdan size bir yol sterici (peygamber) gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir" dedik.
Bakara (50) Hani, sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış, zlerinizin önünde Firavun ailesini suda boğmuştuk.
Bakara (55) Hani siz, "Ey Mûsâ! Biz Allah'ı açıktan açığa rmedikçe sana asla inanmayız" demiştiniz. Bunun üzerine siz bakıp dururken sizi yıldırım çarpmıştı.
Bakara (57) Bulutu üstünüze lge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik. "Verdiğimiz rızıkların iyi ve güzel olanlarından yiyin" (dedik). Onlar (verdiğimiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler fakat, kendilerine zulmediyorlardı.
Bakara (59) Derken, onların içindeki zalimler, sözü kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Biz de haktan ayrılmaları sebebiyle o zalimlere kten bir azap indirdik.
Bakara (66) Biz bunu, hem onu renlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.
Bakara (73) "Sığırın bir parçası ile öldürülene vurun" dedik. (Denileni yaptılar ve ölü dirildi.) İşte, Allah ölüleri böyle diriltir, düşünesiniz diye mucizelerini de size böyle sterir.
Bakara (87) Andolsun, Mûsâ'ya Kitabı (Tevrat'ı) verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler nderdik. Meryemoğlu İsa'ya mucizeler verdik. Onu Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Size herhangi bir peygamber, hoşunuza gitmeyen bir şey getirdikçe, kibirlenip (onların) bir kısmını yalanlayıp bir kısmını da öldürmediniz mi?
Bakara (96) Andolsun, sen onların, yaşamaya, bütün insanlardan; hatta Allah'a ortak koşanlardan bile daha düşkün olduklarını rürsün. Onların her biri bin yıl yaşamak ister. Halbuki uzun yaşamak onları azaptan kurtaracak değildir. Allah onların bütün işlediklerini rür.
Bakara (102) Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil'deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Halbuki o iki melek, "Biz ancak imtihan için nderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz rüp de) sakın küfre girme" demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.
Bakara (104) Ey iman edenler! "Râinâ" (bizi zet) demeyin, "unzurnâ" (bize bak) deyin ve dinleyin. Kafirler için acıklı bir azap vardır.22
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Sonraki Sayfa >