"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI AYET
Ta Ha (40) "Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve "size onun bakımını üstlenecek kimseyi stereyim mi?" diyordu. Derken, zü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen'e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr'a) geldin ey Mûsâ!"
Ta Ha (42) "Sen ve kardeşin mucizelerim ile (desteklenmiş olarak) gidin ve beni anmakta gevşeklik stermeyin."
Ta Ha (46) Allah şöyle dedi: "Korkmayın, çünkü ben sizinle beraberim. İşitirim ve rürüm."
Ta Ha (47) "Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle nder. Onlara işkence etme. Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selam, doğru yola uyanlara olsun.' "
Ta Ha (50) Mûsâ, "Rabbimiz her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol sterendir" dedi.
Ta Ha (53) "Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size kten yağmur indirendir." Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift çıkardık.
Ta Ha (54) Yiyin, hayvanlarınızı yayın. Şüphesiz bunda akıl sahipleri için (Allah'ın varlığını ve birliğini steren) deliller vardır.
Ta Ha (56) Andolsun, biz ona (Firavun'a) bütün mucizelerimizi sterdik de o bunları yalanladı ve reddetti.
Ta Ha (66) Mûsâ: "Yok, (önce) siz atın" dedi. Bir de ne rsün, onların ipleri ve değnekleri yaptıkları sihirden dolayı kendisine hızla sürünür gibi rünüyor.
Ta Ha (71) Firavun, "Demek, ben size izin vermeden önce ona (Mûsâ'ya) inandınız ha! Şüphe yok, o size sihiri öğreten büyüğünüzdür. Şimdi andolsun sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım. Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka receksiniz."
Ta Ha (78) Bunun üzerine Firavun askerleriyle birlikte onların peşine düştü de, deniz onları rülmedik bir şekilde kuşatıp yuttu.
Ta Ha (79) Firavun halkını saptırdı, onlara doğru yolu stermedi.
Ta Ha (89) Onlar bu heykelin, sözlerine karşılık vermediğini, kendilerinden hiçbir zararı uzaklaştıramayacağını ve onlara hiçbir fayda sağlayamayacağını rmezler mi?
Ta Ha (93) Mûsâ: (Tûr'dan dönünce) şöyle dedi: "Ey Hârûn! Saptıklarını rdüğün zaman bana uymana ne engel oldu? Yoksa emrime karşı mı geldin?"
Ta Ha (96) Samirî şöyle dedi: "Ben onların rmediği şeyi rdüm. Elçinin izinden bir avuç avuçladım da onu attım. Böyle yapmayı bana nefsim güzel sterdi."
Ta Ha (102) O gün günahkârları, (zleri korkudan donup) mk kesilmiş olarak haşredeceğiz.
Ta Ha (107) "Orada hiçbir çukur, hiçbir tümsek remeyeceksin."
Ta Ha (111) Bütün yüzler; diri, yaratıklarına hakim ve onları koruyup zeten Allah'a boyun eğmiştir. Zulüm yüklenen mutlaka hüsrana uğramıştır.
Ta Ha (120) Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: "Ey Adem! Sana ebedilik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı stereyim mi?"
Ta Ha (121) Bunun üzerine onlar (Adem ve eşi Havva) o ağacın meyvesinden yediler. Bu sebeple ayıp yerleri kendilerine ründü ve cennet yaprağından üzerlerine örtmeye başladılar. Adem Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Sonraki Sayfa >