"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI AYET
Sebe (9) Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) ğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya kten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır.
Sebe (11) Andolsun, Davud'a tarafımızdan bir lütuf verdik. "Ey dağlar! Kuşların eşliğinde onunla birlikte tespih edin" dedik ve "(Bütün vücudu örtecek) zırhlar yap, işçilikte de ölçüyü tuttur diye demiri ona yumuşattık. "Salih amel işleyin. Çünkü ben sizin yaptıklarınızı rürüm" diye vahyettik.
Sebe (14) Süleyman'ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt sterdi. Süleyman'ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.
Sebe (16) Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim1 selini nderdik. Onların bahçelerini ekşi meyveli ağaçlar, acı ılgın ve biraz da sedir ağacı bulunan iki bahçeye çevirdik.
Sebe (18) Sebe' halkı ile bereketlendirdiğimiz kentler arasına (her biri diğerinden) rülen kentler oluşturduk. Oralarda gidiş-gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: "Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın."
Sebe (22) (Ey Muhammed!) De ki: "Allah'ı bırakıp da ilah olduklarını iddia ettiklerinizi çağırın. klerde ve yerde zerre kadar bir şeye sahip değillerdir. Onların yerde ve kte hiçbir ortaklıkları yoktur. Allah'ın onlardan bir yardımcısı da yoktur.
Sebe (24) De ki: "Size klerden ve yerden kim rızık verir?" De ki: "Allah. O halde ya biz hidayet veya apaçık bir sapıklık üzereyiz, ya da siz!"
Sebe (27) De ki: "Allah'a ortak tuttuklarınızı bana sterin! Hayır! (Hiçbir şey Allah'a ortak olamaz.) Aksine O, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah'tır."
Sebe (28) Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak nderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sebe (31) İnkar edenler, "Biz bu Kur'an'a da ondan önceki kitaplara da asla inanmayız" dediler. Zalimler Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hallerini bir rsen! Birbirlerine laf çevirip dururlar. Zayıf ve güçsüz rülenler, büyüklük taslayanlara, "Siz olmasaydınız biz mutlaka iman eden kimseler olurduk" derler.
Sebe (32) Büyüklük taslayanlar zayıf ve güçsüz rülenlere, "Size hidayet geldikten sonra, biz mi sizi ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olanlar sizlerdiniz" derler.
Sebe (33) Zayıf ve güçsüz rülenler, büyüklük taslayanlara, "Hayır, bizi hidayetten saptıran gece ve gündüz kurduğunuz tuzaklardır. Çünkü siz bize Allah'ı inkar etmemizi ve O'na eşler koşmamızı emrediyordunuz" derler. Azabı rünce de içten içe pişmanlık duyarlar. Biz de inkar edenlerin boyunlarına demir halkalar geçiririz. Onlar ancak yapmakta olduklarının cezasını receklerdir.
Sebe (34) Biz hangi memlekete bir uyarıcı ndermişsek oranın şımarık zenginleri, "Biz, sizinle nderileni inkar ediyoruz" demişlerdir.
Sebe (44) Oysa biz onlara okuyup inceleyecekleri kitaplar vermedik. Onlara senden önce hiçbir uyarıcı da ndermedik.
Sebe (51) Sen onları, dehşetli bir korkuya kapılıp da kaçıp kurtulamayacakları ve yakın bir yerden yakalanacakları zaman bir rsen!
Sebe (52) (Azabı rünce), "ona inandık derler" ama onlar için, artık uzak bir yerden (dünyadan)3 iman elde etmek nasıl mümkün olur?
Fatır (41) Şüphesiz Allah, kleri ve yeri, yok olup gitmesinler diye (kurduğu düzende) tutuyor. Andolsun, eğer onlar (yörüngelerinden sapıp) yok olur giderlerse, O'ndan başka hiç kimse onları tutamaz. Şüphesiz O, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.
Fatır (40) De ki: "Allah'ı bırakıp da taptığınız ortaklarınızı rdünüz mü? sterin bana, onlar yerden ne yaratmışlardır?" Yoksa onların klerde bir ortaklıkları mı var? Yoksa kendilerine bir kitap verdik de, o kitaptan, açık bir delile mi sahip bulunuyorlar? Hayır, zalimler birbirlerine aldatmadan başka hiçbir şey vaadetmezler.
Fatır (38) Şüphesiz Allah klerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz o, güslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
Fatır (31) (Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz kitap (Kur'an), kendinden öncekini tasdik eden hak kitaptır. Şüphesiz Allah (kullarından) hakkıyla haberdardır. Onları hakkıyla rür.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Sonraki Sayfa >