Kuranda ara kuran sure ayet meal ara diyanet meali arapça türkçe

"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI	AYET
Zariyat (34)	Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lût'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."
Zariyat (38)	Mûsâ kıssasında da ibret vardır. Hani biz onu açık bir delil ile Firavun'a göndermiştik.
Zariyat (41)	Ad kavminde de ibretler vardır. Hani onların üzerine köklerini kesen rüzgarı göndermiştik.
Zariyat (45)	Artık, ne yerlerinden kalkmaya güçleri yetti ne de başkasından yardım görebildiler.
Zariyat (47)	göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.
Zariyat (50)	O halde Allah'a koşun. Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
Zariyat (51)	Allah ile beraber başka bir ilah edinmeyin. Gerçekten ben, size, Allah tarafından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
Tur (9)	O gün gök şiddetle sallanıp çalkalanır.
Tur (15)	"Bu Kur'an mı bir büyü imiş, yoksa siz mi (gerçeği) göremiyormuşsunuz?"
Tur (20)	Onlara, "Dünya'da yapmakta olduklarınızın karşılığında, sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak afiyetle yiyin için" denir. Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir.
Tur (36)	Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar kesin olarak inanmıyorlar.
Tur (40)	Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da onlar, borçtan ağır bir yük altında mı kalmışlardır?
Tur (44)	gökten düşmekte olan parçalar görseler, "Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır" derler.
Tur (48)	Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin, kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.
Necm (7)	(Kur'an'ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.
Necm (11)	Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı.
Necm (12)	(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz?
Necm (13)	Andolsun ki, o, Cebrail'i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü.
Necm (17)	göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.
Necm (18)	Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.

Son günlerde en çok bu kelimeler aranıyor ! Lütfen tıklayın ve inceleyin…