"gü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1086

SURE ADI AYET
Araf (127) Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ'yı ve kavmini, bu ülkede fesat çıkarsınlar, seni ve ilahlarını terk etsinler diye bırakacak mısın?" Firavun, "Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üzerinde ezici bir ce sahibiz?" dedi.
Araf (100) Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da (öncekiler gibi) nahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
Araf (98) Ya da o memleketlerin halkları kuşluk vakti lüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?
Araf (96) Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri nahlarından dolayı yakalayıverdik.
Araf (86) "Bir de, tehdit ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmek, Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her yol üstüne oturmayın. Hatırlayın ki, siz az (ve çsüz) idiniz de o sizi çoğalttı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?"
Araf (82) Kavminin cevabı ise sadece, "Çıkarın bunları memleketinizden! ya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..." demek oldu.
Araf (69) "Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikir (vahy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı? Hatırlayın ki, Allah sizi Nûh kavminden sonra onların yerine getirdi ve sizi yaratılış itibariyle daha çlü kıldı. Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz."
Araf (68) "Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için venilir bir nasihatçıyım."
Araf (59) Andolsun, Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik de, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin için O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Şüphesiz ben sizin adınıza büyük bir nün azabından korkuyorum" dedi.
Araf (54) Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı n içinde (altı evrede) yaratan ve Arş'a1 kurulan, geceyi, kendisini durmadan takip eden ndüze katan, neşi, ayı ve bütün yıldızları da buyruğuna tabi olarak yaratan Allah'tır. Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah'ın şanı yücedir.
Araf (53) Onlar ise ancak, ("Görelim bakalım!" diyerek) Kur'an'ın bildirdiği sonucu (te'vilini) bekliyorlar. Onun bildirdiği sonuç gelip çattığı n, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: "Gerçekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişler. Şimdi bizim için şefaatçılar var mı ki bize şefaat etseler veya (dünyaya) döndürülsek de yaptıklarımızdan başkasını yapsak?" Gerçekten onlar kendilerine yazık etmişlerdir. (İlah diye) uydurdukları (putlar) da onları yüzüstü bırakarak uzaklaşıp kaybolmuşlardır.
Araf (51) Onlar dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da kendilerini aldatmıştı. İşte onlar bu nlerine kavuşacaklarını nasıl unuttular ve âyetlerimizi nasıl inkar edip durdularsa biz de onları bun öyle unuturuz.
Araf (42) İman edip salih ameller işleyenlere gelince -ki biz kişiye ancak cünün yettiğini yükleriz- işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Araf (33) De ki: "Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, nahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah'a ortak koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır."
Araf (32) De ki: "Allah'ın, kulları için yarattığı zîneti ve temiz rızkı kim haram kılmış?" De ki: "Bunlar, dünya hayatında mü'minler içindir. Kıyamet nünde ise yalnız onlara özdür. İşte bilen bir topluluk için âyetleri, ayrı ayrı açıklıyoruz."
Araf (14) Şeytan dedi ki: "(Öyle ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri ne kadar süre ver."
Araf (8) O n amellerin tartılması da haktır. Kimlerin sevabı ağır basarsa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
Araf (4) Nice memleketleri helak ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut ndüz istirahat halinde iken gelmişti.
Araf (188) De ki: "Allah dilemedikçe ben kendime bir zarar verme ve bir fayda sağlama cüne sahip değilim. Eğer ben gaybı biliyor olsaydım daha çok hayır elde etmek isterdim ve bana kötülük dokunmazdı. Ben inanan bir kavim için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeciyim."
Araf (197) Allah'tan başka taptıklarınızın ise size yardım etmeğe çleri yetmez. Onlar kendilerine de yardım edemezler.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 Sonraki Sayfa >