"gü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1086

SURE ADI AYET
Al-i İmran (18) Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. Ondan başka ilah yoktur. O, mutlak ç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Al-i İmran (24) Bunun sebebi, onların, "Bize, ateş sadece sayılı nlerde dokunacaktır." demeleridir. Uydurageldikleri şeyler dinleri konusunda kendilerini aldatmıştır.
Al-i İmran (25) Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan n için bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese kazandığı tamamen ödendiği vakit, halleri nice olacaktır.
Al-i İmran (26) De ki: "Ey mülkün sahibi olan Allah'ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla cü yetensin."
Al-i İmran (27) "Geceyi ndüze sokarsın, ndüzü geceye sokarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın. Dilediğine de hesapsız rızık verirsin."
Al-i İmran (29) De ki: "İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla cü yetendir."
Al-i İmran (30) Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı nde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah sizi kendisine karşı dikkatli olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah kullarını çok esirgeyicidir.
Al-i İmran (31) De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve nahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Al-i İmran (37) Bunun üzerine Rabbi onu zel bir şekilde kabul buyurdu ve onu zel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya'yı8 da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. "Meryem, Bu sana nereden geldi?" derdi. O da "Bu, Allah katından" diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.
Al-i İmran (41) Zekeriya, "Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver" dedi. Allah da şöyle dedi: "Senin için alâmet, insanlarla üç n konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et."
Al-i İmran (62) Şüphesiz bu (İsa hakkındaki) gerçek kıssadır. Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. Şüphesiz Allah, mutlak ç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Al-i İmran (72) Kitap ehlinden bir grup, "Mü'minlere indirilene nün başlangıcında inanın, sonunda da inkar edin, belki onlar (size bakarak) dönerler" dedi.
Al-i İmran (77) Şüphesiz, Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir karşılığa değişenler var ya, işte onların ahirette bir payı yoktur. Allah kıyamet nü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
Al-i İmran (97) Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, ven içinde olur. Yolculuğuna cü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır.)
Al-i İmran (106) O n bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara, "İmanınızdan sonra inkar ettiniz, öyle mi? Öyle ise inkar etmenize karşılık azabı tadın" denilir.
Al-i İmran (112) Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve (mü'min) insanların vencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; Allah'ın âyetlerini inkar ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (Allah'ın koyduğu) sınırları çiğnemekte oluşları idi.
Al-i İmran (114) Onlar, Allah'a ve ahiret nüne inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.
Al-i İmran (123) Andolsun, siz son derece çsüz iken Allah size Bedir'de yardım etmişti. O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.
Al-i İmran (126) Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak ç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır.
Al-i İmran (135) Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayıp hemen nahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah'tan başka nahları kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri (nah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 Sonraki Sayfa >