"halde" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "halde" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 192

SURE ADI AYET
Rahman (71) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (73) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (75) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (77) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Vakıa (62) Andolsun, birinci yaratılışı(nızı) biliyorsunuz. O halde düşünseniz ya!
Vakıa (70) Dileseydik onu acı bir su yapardık. O halde şükretseydiniz ya!..
Vakıa (74) O halde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).
Haşr (14) Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk olmalarındandır.
Saf (5) Hani Mûsâ kavmine, "Ey kavmim! Allah'ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?" demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah ta kalplerini (doğru yoldan) saptırdı. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
Saf (7) Kim, İslam'a davet olunduğu halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir? Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Tegabun (16) O halde, gücünüz yettiği kadar Allah'a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Talak (10) Allah, ahirette onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde, ey iman etmiş olan akıl sahipleri, Allah'a karşı gelmekten sakının! Allah, size bir zikir (Kur'an) indirdi.
Mülk (4) Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.
Mülk (12) Görmedikleri halde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükafat vardır.
Kalem (8) O halde yalanlayanlara boyun eğme.
Kalem (25) (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği halde (böyle söyleyerek) erkenden yola çıktılar.
Kalem (26) Fakat bahçeyi o halde gördüklerinde, "Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız!" dediler.
Kalem (43) Baldırların açılacağı (işlerin zorlaşacağı) ve kâfirlerin secdeye çağrılıp da gözleri düşmüş ve kendilerini zillet kaplamış bir halde buna güç yetiremeyecekleri günü (Kıyamet gününü) düşün. Halbuki onlar sağlıklarında secde etmeye çağrılıyorlar(ve buna yanaşmıyorlar)dı.
Kalem (48) Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, (balığın karnında) kederli bir halde Rabbine yakarmıştı.
Kalem (49) Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir halde ıssız bir yere atılacaktı.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >