"iş" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "iş" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 519

SURE ADI AYET
Kehf (17) (Orada olsaydın) güneş doğduğunda onun; mağaralarının sağ tarafına kaydığını, batarken de onlara dokunmadan sol tarafa gittiğini görürdün. Kendileri ise mağaranın gen bir yerinde idiler. Bu, Allah'ın mucizelerindendir. Allah kime hidayet ederse te o, doğru yolu bulandır. Kimi de şaşırtırsa, artık ona doğru yolu gösterecek bir dost bulamazsın.
Kehf (26) De ki: "Kaldıkları süreyi Allah daha iyi bilir. Göklerin ve yerin gaybını bilmek O'na aittir. O ne güzel görür, O ne güzel itir! Onların, ondan başka hiçbir dostu da yoktur. O hükmüne hiçbir kimseyi ortak etmez."
Kehf (28) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve i hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.
Kehf (30) Gerçek şu ki iman edip iyi ler yapanlara gelince, elbette biz iyi yapanların ecrini zayi etmeyiz.
Kehf (69) Mûsâ, "İnşaallah beni sabırlı bulacaksın. Hiçbir te de sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
Kehf (71) Derken yola koyuldular. Nihayet, bir gemiye bindiklerinde (adam) gemiyi deldi. Mûsâ, "Sen onu içindekileri boğmak için mi deldin? Doğrusu, şaşılacak bir yaptın." dedi.
Kehf (73) Mûsâ, "Unuttuğum için bana çıkışma ve bu imde bana güçlük çıkarma!" dedi.
Kehf (74) Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, "Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir yaptın!" dedi.
Kehf (77) Yine yola koyuldular. Nihayet bir şehir halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Halk onları konuk etmek istemedi. Derken orada yıkılmaya yüz tutmuş bir duvar gördüler. Adam hemen o duvarı doğrulttu. Mûsâ, "İsteseydin bu için bir ücret alırdın" dedi.
Kehf (88) "Her kim de iman eder ve salih amel lerse ona mükafat olarak daha güzeli var. (Üstelik) ona emrimizden kolay olanı söyleyeceğiz."
Kehf (104) (Ey Muhammed!) De ki: "Amelce en çok ziyana uğrayan; iyi yaptıklarını sandıkları halde dünya hayatındaki çabaları kaybolup giden kimseleri size haber verelim mi?"
Kehf (108) Şüphesiz, inanıp yararlı ler yapanlara gelince onlar için, içlerinde ebedi kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler.
Kehf (110) De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım, (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilah'ınız ancak bir tek ilâhtır" diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın."
Meryem (10) Zekeriyya, "Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına)bir aret ver", dedi. Allah da, "Senin aretin, sapasağlam olduğun halde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır" dedi.
Meryem (11) Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara "Sabah akşam Allah'ı tespih edin" diye aret etti.
Meryem (21) Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir tir" dedi.
Meryem (29) Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona aret etti. "Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?" dediler.
Meryem (34) Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsa te budur.
Meryem (35) Allah'ın çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır. Bir e hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o da oluverir.
Meryem (38) Bize gelecekleri gün (gerçekleri) ne iyi itip ne iyi görecekler! Ama zalimler bugün apaçık bir sapıklık içindedirler.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Sonraki Sayfa >