"ma" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "ma" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1120

SURE ADI AYET
Müzzemmil (11) Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.
Müzzemmil (20) (Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna (gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete) gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı (yükünüzü hafifletti.) Artık Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah'ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah'a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz. Allah'tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Müddessir (13) Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.
Müddessir (31) Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır.
Kıyame (15) Hatta, mazeretlerini ortaya koysa da, o gün insan kendi aleyhine şahittir.
Kıyame (36) İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.
İnsan (12) Sabretmelerine karşılık da onları cennet ve ipek(ten giysiler) ile mükafatlandırır.
İnsan (20) Orada, görünce (sonsuz)nimetler ve büyük bir mülk (hükümranlık) görürsün.
İnsan (22) Onlara şöyle denecektir: "Şüphesiz bu sizin için bir mükâfattır. Çalışma ve çabanız makbul görülmüştür."
Mürselat (20) Biz sizi bayağı bir sudan (meniden) yaratmadık mı?
Mürselat (26) Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan (bir yurt) yapmadık mı?
Mürselat (27) Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
Mürselat (44) Şüphesiz biz iyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
Nebe (7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?
Nebe (29) Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i mahfûz'da) tamamiyle sayıp tespit ettik.
Nebe (38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân'dan bir mükafat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh'un (Cebrail'in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah'a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân'ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.
Naziat (11) "Bizler çürümüş kemiklere döndükten sonra mı?"
Naziat (14) Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.
Naziat (15) (Ey Muhammed!) Mûsâ'nın haberi sana geldi mi?
Naziat (20) Derken Mûsâ O'na en büyük mucizeyi gösterdi.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 Sonraki Sayfa >