"sö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "sö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 382

SURE ADI AYET
Vakıa (87) Eğer hesaba çekilmeyecekseniz ve doğru yleyenler iseniz, onu geri döndürsenize!
Hadıd (8) Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah'a iman etmiyorsunuz? Halbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir z de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
Mücadele (1) Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunan kadının zünü işitmiştir. Allah, sizin sürdürdüğünüz konuşmayı (zaten) işitmekteydi. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Mücadele (2) İçinizden kadınlarına zıhar1 yapanlar bilsinler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Onların anaları ancak, kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar (zıhar yaparlarken) hoş karşılanmayan ve yalan bir z ylüyorlar. Şüphesiz Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
Mücadele (3) Kadınlarından zıhar yaparak ayrılıp sonra da ylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Mümtehine (4) İbrahim'de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, "Biz sizden ve Allah'ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir" demişlerdi. Yalnız İbrahim'in, babasına, "Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez" zü başka. Onlar şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır."
Saf (2) Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin ylüyorsunuz?
Saf (3) Yapmayacağınız şeyleri ylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir.
Saf (8) Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu ndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.
Münafikun (4) Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa zlerine kulak verirsin. Onlar sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler. Her kuvvetli sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın! Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan) çevriliyorlar!
Tahrim (3) Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir z ylemişti. Fakat eşi o zü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber, "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi.
Mülk (13) zünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.
Mülk (25) "Eğer doğru yleyenler iseniz, bu tehdit ne zaman gerçekleşecek?" diyorlar.
Kalem (14) Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan z taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
Kalem (25) (Yoksullara yardım etmeğe) güçleri yettiği halde (böyle yleyerek) erkenden yola çıktılar.
Kalem (39) Yahut bizden, her ne hükmederseniz mutlaka öyle olacağına dair Kıyamete kadar sürecek kesin zler mi aldınız?
Kalem (41) Yoksa onların ortakları mı var? Doğru yleyenler iseler, haydi getirsinler ortaklarını!
Kalem (44) (Ey Muhammed!) Bu zü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni başbaşa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helaka yaklaştıracağız.
Hakka (40) Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur'an), hiç şüphesiz çok şerefli bir elçinin (Allah'dan alıp tebliğ ettiği) züdür.
Hakka (41) O, bir şâirin zü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Sonraki Sayfa >