"şey" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "şey" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 715

SURE ADI AYET
Mülk (5) Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık.
Mülk (9) Onlar da şöyle derler: "Evet, bize bir uyarıcı gelmişti. Fakat biz onu yalanlamış ve ‘Allah hiçbir şey indirmemiştir. Siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz' demiştik."
Mülk (14) Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.
Mülk (19) Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları (havada) ancak Rahmân tutuyor. Şüphesiz O her şeyi hakkıyla görendir.
Mülk (27) Onu (azabı) yakından gördükleri zaman inkar edenlerin yüzleri kötüleşir ve onlara, "İşte bu, (alaylı bir biçimde) isteyip durduğunuz şeydir" denir.
Kalem (38) Onda, "Seçip beğendiğiniz her şey mutlaka sizindir" (diye mi yazılı?)
Hakka (8) Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?
Hakka (27) "Keşke ölüm her şeyi bitirseydi."
Mearic (39) Hayır (ne mümkün)! Şüphesiz biz onları kendilerinin de bildikleri şeyden (meniden) yarattık.
Cin (24) Nihayet uyarıldıkları şeyi gördüklerinde kimin yardımcısı daha zayıf, kimin sayısı daha azmış, bilecekler.
Cin (25) De ki: "Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem."
Cin (28) Ancak seçtiği resüller başka. (Onlara bildirir.) Fakat O, Resülün önünde ve arkasında gözetleyici (melek)ler yürütür ki resüllerin, Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah onların her halini kuşatmış ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür.
Müddessir (28) Geride bir şey koymaz, bırakmaz.
Müddessir (37) Hayır, (öğüt almazlar.) Aya, çekilip gittiğinde geceye, aydınlandığında sabaha andolsun ki o (cehennem) insan için; içinizden ileri geçmek yahut geri kalmak isteyenler için uyarıcı olarak elbette en büyük bir şeydir.
Kıyame (13) O gün insana, yapıp önden gönderdiği ve yapmayıp geri bıraktığı şeyler haber verilir.
İnsan (1) İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti.
Mürselat (29) Onlara şöyle denecek: "Yalanlamakta olduğunuz şeye (cehennem azabına) gidin."
Mürselat (43) "Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için."
Nebe (24) Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar!
Nebe (29) Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfûz'da) tamamiyle sayıp tespit ettik.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 Sonraki Sayfa >