"sı" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "sı" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 189

SURE ADI AYET
Bakara (17) Onların durumu, (geceleyin) ateş yakan kimsenin durumuna benzer: Ateş tam çevresini aydınlattığı rada Allah ışıklarını yok ediverir de onları göremez bir şekilde karanlıklar içinde bırakıverir.
Bakara (63) Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiş ve "Sakınanız diye, size verdiğimiz Kitab'ı kı tutun, onun içindekileri düşünün (gafil olmayın)" demiştik.
Bakara (67) Hani Mûsâ kavmine, "Allah size bir ğır kesmenizi emrediyor" demişti. Onlar da, "Sen bizimle eğleniyor musun?" demişlerdi. Mûsâ, "Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah'a ğınırım" demişti.
Bakara (68) "Bizim için Rabbine dua et de onun nal bir ğır olduğunu bize açıklan." dediler. Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi ara bir ğırdır. Haydi emrolunduğunuz işi yapın."
Bakara (69) Onlar, "Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklan" dediler. Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki, o, sapsarı; rengi, bakanların içini açan bir ğırdır" dedi.
Bakara (70) "Bizim için Rabbine dua et de onun nal bir ğır olduğunu bize açıklan. Çünkü ğırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir. Ama Allah dilerse elbet buluruz" dediler.
Bakara (71) Mûsâ şöyle dedi: "Rabbim diyor ki, o; çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz, hiç alaca olmayan bir ğırdır". Onlar, "İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin" dediler. Nihayet o ğırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı.
Bakara (93) Hani, Tûr'u tepenize dikerek sizden söz almıştık, "Size verdiğimiz Kitab'a mkı sarılın; ona kulak verin" demiştik. Onlar, "Dinledik, karşı geldik" demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmişti. Onlara de ki (Tevrat'a beslediğinizi iddia ettiğiniz) imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!
Bakara (124) Bir zaman Rabbi İbrahim'i bir takım emirlerle namış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: "Ben seni insanlara önder yapacağım." İbrahim de, "Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)" demişti. Bunun üzerine Rabbi, "Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz" demişti.
Bakara (187) Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikafta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın koyduğu nırlardır. Bu nırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınnlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar.
Bakara (229) (Dönüş yapılabilecek) boşama iki defadır. Sonra, ya iyilikle geçinmek, ya da güzellikle bırakmaktır. (Evlilikte) tarafların Allah'ın belirlediği ölçüleri koruyamama endişeleri dışında kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnanda) bir şeyi geri almanız sizin için helal olmaz. Eğer onlar Allah'ın belirlediği ölçüleri gözetmeyecekler diye endişe ederseniz, o zaman kadının (boşanmak için) bedel vermesinde ikisine de günah yoktur. Bunlar Allah'ın koyduğu nırlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu nırları kim aşarsa onlar zalimlerin ta kendileridir.
Bakara (263) Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah her bakımdan nırz zengindir, halimdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir).
Al-i İmran (19) Şüphesiz Allah katında din İslam'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra rf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkar ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir.
Al-i İmran (35) Hani, İmran'ın karı, "Rabbim! Karnımdaki çocuğu rf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin" demişti.
Al-i İmran (101) Size Allah'ın âyetleri okunup dururken ve Allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nal inkar edersiniz? Kim Allah'a mkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.
Al-i İmran (103) Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) mkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
Al-i İmran (112) Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve (mü'min) insanların güvencesine ğınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar Allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; Allah'ın âyetlerini inkar ediyor ve peygamberleri hakz yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (Allah'ın koyduğu) nırları çiğnemekte oluşları idi.
Al-i İmran (118) Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir rdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep kıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık.
Al-i İmran (126) Allah, bunu size rf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışn diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır.
Al-i İmran (152) Andolsun, Allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğiniz rada size olan vadini gerçekleştirdi. Nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za'f gösterdiniz. (Peygamber'in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (Kaçıp hezimete uğradınız. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı çok lütufkârdır.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >