"NA" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "NA" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 316

SURE ADI AYET
Yunus (35) De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan hakka iletecek olan bir kimse var mı?" De ki: "Hakka Allah iletir." Öyle ise, hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır, yoksa iletilmedikçe doğru yolu bulamayan kimse mi? Ne oluyor size? NAsıl hüküm veriyorsunuz?"
Yunus (34) De ki: "Allah'a koştuğunuz ortaklarınızdan, başlangıçta yaratmayı yapacak, sonra onu tekrarlayacak kimse var mı?" De ki: "Allah başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. O halde NAsıl oluyor da (haktan) çevriliyorsunuz?"
Yunus (32) İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Hak'tan sonra sadece sapıklık vardır. O halde NAsıl oluyor da (Hak'tan) döndürülüyorsunuz?
Yunus (14) Sonra, NAsıl davraNAcağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine getirdik.
Hud (9) Eğer insaNA tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da, sonra bunu ondan çekip alırsak, şüphesiz o ümitsiz ve NAnkör oluverir.
Hud (25) Andolsun, biz Nûh'u kavmine peygamber olarak gönderdik. Onlara şöyle dedi: "Ben sizin için apaçık bir uyarıcıyım."
Hud (28) Nûh dedi ki: "Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O kendi katından baNA bir rahmet vermiş de, siz oNA karşı kör kalmışsanız, onu istemediğiniz halde, biz sizi oNA zorlayacak mıyız?"
Hud (32) Dediler ki: "Ey Nûh! Bizimle tartıştın ve tartışmayı uzattın. Eğer doğru söyleyenlerden isen, haydi kendisiyle bizi tehdit ettiğin azabı getir."
Hud (33) Nûh dedi ki: "Onu size, dilerse ancak Allah getirir ve siz (Allah'ı) âciz bırakamazsınız."
Hud (36) Nûh'a vahyolundu ki: "Kavminden daha önce iman etmiş olanlardan başka, artık hiç kimse iman etmeyecek. O halde, onların yapmakta oldukları şeylerden dolayı üzülme."
Hud (40) Nihayet emrimiz gelip, tandır kayNAmaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh'a dedik ki: "Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri oNA yükle." Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.
Hud (42) Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilmiş olan oğluNA, "Yavrucuğum, bizimle beraber sen de bin, inkârcılarla birlikte olma" diye seslendi.
Hud (43) O, "Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığıNAcağım" dedi. Nûh, "Bugün Allah'ın rahmet ettikleri hariç, onun azabından koruNAcak hiç kimse yoktur" dedi. Derken aralarıNA dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu.
Hud (45) Nûh Rabbine seslenip şöyle dedi: "Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va'din elbette gerçektir. Sen de hükmedenlerin en iyi hükmedenisin."
Hud (46) Allah, "Ey Nûh! O asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O halde hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben saNA cahillerden olmamanı öğütlerim" dedi.
Hud (47) Nûh, "Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten saNA sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve baNA acımazsan, şüphesiz ziyaNA uğrayanlardan olurum" dedi.
Hud (48) ONA denildi ki: "Ey Nûh! SaNA ve seninle birlikte buluNAnlardan birçok ümmete bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in. Daha bir takım ümmetler de olacak ki, biz onları (dünyada) yararlandıracağız. Sonra da bizden kendilerine elem dolu bir azap dokuNAcak."
Hud (87) Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi saNA NAmazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın."
Hud (89) "Ey Kavmim! BaNA karşı olan düşmanlığınız, Nûh kavminin veya Hûd kavminin, yahut Salih kavminin başıNA gelenin benzeri gibi bir felaketi sakın sizin de başınıza getirmesin. (Ve unutmayın ki) Lût kavmi sizden uzak değildir."
Hud (114) (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde NAmaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.9
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 Sonraki Sayfa >