"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI AYET
Ankebut (19) Onlar, Allah'ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığını, sonra onu nasıl tekrarladığını rmüyorlar mı? Şüphesiz bu Allah'a re kolaydır.2
Ankebut (22) Siz, yerde de kte de (Allah'ı) aciz bırakacak değilsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir dostunuz, ne de bir yardımcınız vardır.
Ankebut (28) Lût'u da peygamber olarak nderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: "Gerçekten siz, sizden önce dünyada hiçbir toplumun yapmadığı bir hayasızlığı işliyorsunuz."
Ankebut (34) Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı kten bir azap indireceğiz.
Ankebut (36) Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı peygamber olarak nderdik. Şuayb, "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Ahiret gününe ümit besleyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın" dedi.
Ankebut (38) Ad ve Semûd kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar zü açık kimselerdi.
Ankebut (44) Allah kleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yaratmıştır. İşte bunda inananlar için bir ibret vardır.
Ankebut (52) De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, klerde ve yerde olanları bilir. Batıla inanıp Allah'ı inkar edenler var ya; işte onlar asıl ziyana uğrayanlardır."
Ankebut (67) Çevrelerindeki insanlar kapılıp türülürken, bizim, onların yurtlarını saygın ve güvenlikli bir yer kıldığımızı rmediler mi? Onlar hâlâ batıla inanıyorlar da Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?
Rum (8) Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah kler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar ediyorlar.
Rum (18) klerde ve yerde hamd O'na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah'ı tespih edin.
Rum (20) Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de rdünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.
Rum (22) klerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır
Rum (24) Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size stermesi, kten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Rum (25) Emriyle ğün ve yerin (kendi düzenlerinde) durması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra sizi yerden (kalkmaya) bir çağırdı mı, bir de bakarsınız ki (dirilmiş olarak) çıkıyorsunuz.
Rum (26) klerde ve yerde kim varsa yalnızca O'na âittir. Hepsi O'na boyun eğmektedirler.
Rum (27) O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O'na re (ilk yaratmadan) daha kolaydır. klerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Rum (37) Allah'ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını rmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
Rum (46) Rüzgarları, yağmurun müjdecileri olarak ndermesi, Allah'ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, onun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar.
Rum (47) Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine nderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Mü'minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Sonraki Sayfa >