"gö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "gö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1230

SURE ADI AYET
Ahkaf (23) Hûd, "(Bu konudaki) bilgi ancak Allah katındadır. Ben size, benimle nderileni tebliğ ediyorum. Fakat ben sizi câhillik eden bir kavim olarak rüyorum" dedi.
Ahkaf (24) O azabı vâdilerine doğru yayılan bir bulut olarak rdüklerinde, "Bu bize yağmur getiren bir buluttur" dediler. Hûd, "Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgârdır" dedi.
Ahkaf (25) "O, Rabbimin emriyle her şeyi yerle bir eder." Derken evlerinden başka hiçbir şeyleri rünmez hâle geldiler. İşte biz, suç işleyen toplumu böyle cezalandırırız.
Ahkaf (26) Andolsun, size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Kendilerine kulaklar, zler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, zleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. Çünkü Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları şey onları kuşattı.
Ahkaf (33) kleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini rmediler mi? Evet şüphesiz O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
Ahkaf (35) (Ey Muhammed!) O halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. Onlar tehdit edildikleri azabı rdükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. Bu bir duyurudur. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helak edilir.
Muhammed (14) Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel sterilen ve nefislerinin arzularına uyan kimseler gibi midir?
Muhammed (20) İnananlar, "Keşke bir sûre indirilse!" derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını rürsün. O da onlara pek yakındır.
Muhammed (23) İşte bunlar, Allah'ın lânetleyip, kulaklarını sağır, zlerini kör ettiği kimselerdir.
Muhammed (30) Biz dileseydik, onları sana sterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun, sen onları, konuşma tarzlarından da tanırsın. Allah yaptıklarınızı bilir.
Muhammed (35) Sakın za'f stermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Fetih (4) O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. klerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fetih (7) klerin ve yerin orduları Allah'ındır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fetih (8) (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak nderdik.
Fetih (9) Ey insanlar! Allah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı steresiniz ve sabah akşam Allah'ı tespih edesiniz diye (Peygamber'i nderdik.)
Fetih (12) (Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin nüllerinize güzel sterildi de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak eden bir kavim oldunuz.
Fetih (14) klerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. O, dilediğini bağışlar, dilediğine ceza verir. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Fetih (19) Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. nüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Fetih (24) O, Mekke'nin beğinde, sizi onlara karşı üstün kıldıktan sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla rmektedir.
Fetih (28) O, Peygamberini hidayet ve hak din ile nderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Sonraki Sayfa >