"iç" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "iç" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1179

SURE ADI AYET
Nahl (94) Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin in büyük bir azap vardır.
Nahl (95) Allah'a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin. Eğer bilirseniz, şüphesiz Allah katında olan sizin in daha hayırlıdır.
Nahl (104) Allah'ın âyetlerine inanmayanları Allah elbette doğru yola iletmez. Onlar in elem dolu bir azap vardır.
Nahl (106) Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse har, inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah'tan gazap iner ve onlar in büyük bir azap vardır.
Nahl (111) Herkesin nefsi in mücadele ederek geleceği, kendilerine zulmedilmeksizin herkese yaptığının karşılığının eksiksiz ödeneceği günü düşün.
Nahl (112) Allah şöyle bir memleketi misal verdi: Orası güven ve huzur inde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık Allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.
Nahl (113) Andolsun, onlara lerinden bir peygamber geldi de onu yalanladılar. Böylece zulmederlerken azap onları yakalayıverdi.
Nahl (116) Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah'a karşı yalan uydurmak in, "Şu helâldir", "Şu haramdır" demeyin. Şüphesiz, Allah'a karşı yalan uyduranlar, kurtuluşa eremezler.
Nahl (126) Eğer ceza verecekseniz size yapılanın misliyle cezalandırın. Eğer sabrederseniz, elbette bu, sabredenler in daha hayırlıdır.
İsra (5) Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak in) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhâlde yerine gelmesi gereken bir va'd idi.
İsra (10) Gerçekten bu Kur'an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan mü'minler in büyük bir mükafat olduğunu ve ahirete inanmayanlar in elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.
İsra (15) Kim doğru yolu bulmuşsa, ancak kendisi in bulmuştur; kim de sapıtmışsa kendi aleyhine sapıtmıştır. Hbir günahkâr, başka bir günahkârın günah yükünü yüklenmez. Biz, bir peygamber göndermedikçe azap edici değiliz.
İsra (16) Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah inde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
İsra (19) Kim de mü'min olarak ahireti ister ve ona ulaşmak in gereği gibi çalışırsa, işte bunların çalışmalarının karşılığı verilir.
İsra (25) Rabbiniz inizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler olursanız, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır.
İsra (28) Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek in onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.
İsra (42) De ki: "Eğer onların iddia ettiği gibi, Allah'la beraber (başka) ilahlar olsaydı, o zaman o ilahlar da arşın sahibine ulaşmak in elbette bir yol ararlardı.
İsra (44) Yedi gök, yer ve bunların inde bulunanlar Allah'ı tespih ederler. Her şey O'nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız. O, halîm'dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir), çok bağışlayandır.
İsra (46) Kur'an'ı anlamamaları in kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
İsra (48) Bak senin in ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 Sonraki Sayfa >