"mü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "mü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 529

SURE ADI AYET
Fetih (12) (Ey nafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak eden bir kavim oldunuz.
Fetih (16) Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanlarına de ki: "Siz, güçlü kuvvetli bir kavme karşı teslim oluncaya kadar savaşmaya çağrılacaksınız. Eğer itaat ederseniz Allah size güzel bir kâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, Allah sizi elem dolu bir azaba uğratır."
Fetih (20) Allah size, elde edeceğiniz birçok ganimetler vaad etmiştir. Şimdilik bunu size hemen vermiş ve insanların ellerini sizden çekmiştir. (Allah böyle yaptı) ki, bunlar 'minler için bir delil olsun, sizi de doğru bir yola iletsin.
Fetih (29) Muhammed, Allah'ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir kafat vaad etmiştir.
Hucurat (3) Allah'ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah'ın, gönüllerini takvâ (Allah'a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir kâfat vardır.
Hucurat (10) 'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.
Hucurat (17) slüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: "slüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor."
Zariyat (28) (Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim'in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile jdelediler.
Zariyat (35) Orada (Lût'un yöresinde) bulunan 'minleri çıkardık.
Zariyat (36) Zâten orada bir ev halkında başka slüman bulamadık.
Zariyat (55) Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt 'minlere fayda verir.
Zariyat (59) Şüphesiz zulmedenler için (önceki şrik) arkadaşlarının azap payı gibi payları vardır. Artık azabımı acele istemesinler.
Necm (14) Sidretü'l ntehâ'nın yanında.
Necm (31) Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle kafatlandırması için (böyle)dir.
Necm (34) Şimdi yüz çevireni; pek az verip de kaskatı cimrileşeni gördün ?
Kamer (14) Gemi, inkar edilen kimseye (Nuh'a) bir kafat olarak gözetimimiz altında yüzüyordu.
Kamer (35) Şüphesiz biz de üzerlerine taşlar savuran bir rüzgar gönderdik. Yalnız Lût'un ailesi başka. Katımızdan bir nimet olarak bir seher vakti onları kurtardık. Şükredenleri işte böyle kafatlandırırız.
Kamer (46) Hayır, kıyamet, onların (görecekleri asıl azabın) vaktidir. Kıyamet (azabı) ise daha thiş ve daha acıdır.
Vakıa (16) Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette cevherâtla işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
Vakıa (24) (Bütün bunlar) işledikleri amellere karşılık bir kâfat olarak (verilir.)
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 Sonraki Sayfa >