"r" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "r" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1218

SURE ADI AYET
İsra (65) "Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak rabbin yeter!"
İsra (66) rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemilerrütendir. Şüphesiz O, size karşı çok merhametlidir.
İsra (70) Andolsun, biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık.
İsra (79) Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, rabbin seni Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.
İsra (82) Biz Kur'an'dan, mü'minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur'an, ancak zararını arrır.
İsra (84) De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işlerrür. rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir."
İsra (85) Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: "ruh, rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir."
İsra (87) Ancak rabbin'den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O'nun sana olan lütfu büyüktür.
İsra (93) Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça, yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça, yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, yahut altından bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
İsra (100) De ki: "Eğer siz rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir."
İsra (102) Mûsâ ise, "İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de seni kesinlikle helak olmuş bir kişi olarak görüyorum" demişti.
İsra (108) "rabbimizin şanı yücedir. rabbimizin va'di mutlaka gerçekleşecektir" derler.
İsra (110) De ki: "(rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O'nundur." Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.
Kehf (9) Yoksa sen, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı rakîm'i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?
Kehf (10) Hani o gençler mağaraya sığınmışlardı da, "Ey rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır" demişlerdi.
Kehf (13) Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini arrmıştık.
Kehf (15) Kalkıp da, "rabbimiz, göklerin ve yerin rabbidir. Ondan başkasına asla ilah demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, ondan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! Artık kim Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?" dediklerinde onların kalplerine kuvvet vermiştik.
Kehf (16) (İçlerinden biri şöyle dedi:) "Madem ki onlardan ve Allah'tan başkasına tapmakta olduklarından yüz çevirip ayrıldınız, o halde mağaraya çekilin ki, rabbiniz size rahmetini yaysın ve içinde bulunduğunuz durumda yararlanacağınız şeyler hazırlasın."
Kehf (19) Böylece biz, birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız"? dedi. (Bir kısmı) "Bir gün, ya da bir günden az", dediler. (Diğerleri de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile kente gönderin de baksın; (şehir halkından) hangisinin yiyeceği daha temiz ve lezzetli ise ondan size bir rızık getirsin. Ayrıca, çok nazik davransın (da dikkat çekmesin) ve sizi hiçbir kimseye sakın sezdirmesin."
Kehf (21) Böylece biz, (insanları) onların halinden haberdar ettik ki, Allah'ın va'dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. Hani onlar (olayın mucizevi tarafını ve asıl hikmetini bırakmışlar da) aralarında onların durumunu tartışıyorlardı. (Bazıları), "Onların üstüne bir bina yapın, rableri onların halini daha iyi bilir" dediler. Duruma hakim olanlar ise, "Üzerlerine mutlaka bir mescit yapacağız" dediler.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 Sonraki Sayfa >