"tö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "tö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 70

SURE ADI AYET
Maide (71) (Bu yaptıklarında) bir bela olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (vbe ettiler), Allah da onların vbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Maide (74) Hâlâ mı Allah'a vbe etmezler ve ondan bağışlanma istemezler? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Enam (54) Âyetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: "Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki: Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden vbe eder, kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Enam (43) Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp vbe etselerdi ya... Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.
Enam (42) Andolsun, senden önce bir takım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da vbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.
Araf (153) Kötülükleri işleyip de sonra ardından vbe edenler ile iman (larında sebat) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (vbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Araf (143) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana vbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
Tevbe (3) Hacc-ı ekber gününde1, Allah ve Resûlünden bütün insanlara bir bildiridir: Allah ve Resûlü, Allah'a ortak koşanlardan uzaktır. Eğer vbe ederseniz, bu sizin için hayırlıdır. Ama yüz çevirirseniz, şunu iyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakabilecek değilsiniz. İnkârcılara, elem dolu bir azabı müjdele!
Tevbe (5) Haram aylar çıkınca bu Allah'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer vbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Tevbe (11) Fakat vbe edip, namazı kılar ve zekâtı verirlerse, artık onlar sizin din kardeşlerinizdir. Bilen bir kavme âyetleri işte böyle ayrı ayrı açıklarız.
Tevbe (15) Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü'min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin vbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe (27) Sonra Allah, bunun ardından yine dilediği kimsenin vbesini kabul eder. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Tevbe (74) Bir şey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve (sözde) müslüman olduktan sonra inkar ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye (peygamberi öldürmeye) de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer vbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.
Tevbe (102) Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah vbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Tevbe (104) Onlar, kullarının vbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; vbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?
Tevbe (106) (Sefere katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah'ın emrine bırakılmışlardır. Bunlara ya azap eder ya da vbelerini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe (112) Bunlar, vbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû' ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü'minleri müjdele.
Tevbe (117) Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın vbelerini kabul etmiştir. Evet, onların vbelerini kabul etmiştir.
Tevbe (118) Savaştan geri kalan üç kişinin de vbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allah(ın azabın)dan yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra (eski hallerine) dönsünler diye, onların vbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, vbeyi çok kabul eden ve çok merhamet edendir.
Tevbe (126) Görmüyorlar mı ki, onlar her yıl bir veya iki kere belaya çarptırılıp imtihan ediliyorlar. Sonra ne vbe ederler, ne de ibret alırlar.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 Sonraki Sayfa >