"hald" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "hald" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 192

SURE ADI AYET
Duhan (24) "Denizi açık halde bırak." Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.
Ahkaf (10) De ki: "Ne dersiniz? Şâyet bu, Allah katından ise ve siz onu inkâr etmişseniz, İsrailoğullarından bir şâhit de bunun benzerini (Tevrat'ta görerek) şahitlik edip inandığı halde, siz yine de büyüklük taslamışsanız (haksızlık etmiş olmaz mısınız?). Şüphesiz Allah zâlimler topluluğunu doğru yola iletmez."
Ahkaf (35) (Ey Muhammed!) O halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. Onlar tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. Bu bir duyurudur. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helak edilir.
Muhammed (35) Sakın za'f göstermeyin. Üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. Sizin amellerinizi asla eksiltmeyecektir.
Kaf (5) Hatta gerçek kendilerine gelince onu yalanladılar. Artık onlar kararsız bir haldedirler.
Kaf (33) Onlara şöyle denir:) "İşte bu, size (dünyada) vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmediği halde sırf saygıdan dolayı Rahmân'dan korkan ve O'na yönelmiş bir kalp ile gelen kimseler içindir."
Kaf (39) O halde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.
Kaf (45) Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O halde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur'an ile öğüt ver.
Zariyat (31) İbrahim onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi.
Zariyat (50) O halde Allah'a koşun. Şüphesiz ben, size O'nun katından gönderilmiş açık bir uyarıcıyım.
Tur (29) (Ey Muhammed!) O halde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.
Necm (55) O halde Rabbi'nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).
Kamer (7) O halde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil'in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir halde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.
Rahman (13) O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (16) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (18) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (21) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (23) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (25) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
Rahman (28) O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >