"kö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "kö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 280

SURE ADI AYET
İbrahim (26) tü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayakta durma imkanı olmayan tü bir ağacın durumu gibidir.
İbrahim (29) Allah'ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helak yurduna, yaslanacakları cehenneme sürükleyenleri görmedin mi? O ne tü duraktır!
Nahl (25) Böylece kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak, bilgisizce saptırdıkları kimselerin günahlarının da bir kısmını yüklenirler. Dikkat et, yüklendikleri ne tüdür.
Nahl (27) Sonra kıyamet günü Allah onları rezil edecek ve diyecek ki: "Uğrunda mücadele ettiğiniz ortaklarım nerede?!" kendilerine ilim verilenler ise şöyle derler: "Şüphesiz bugün rezillik, aşağılık ve tülük kafirlerin üzerinedir."
Nahl (28) O kafirler, nefislerine zulmederlerken melekler onların canlarını alır da onlar teslim olup, "Biz hiçbir tülük yapmıyorduk" derler. (Melekler de şöyle diyecekler:) "Hayır! Allah sizin yapmakta olduklarınızı hakkıyla bilmektedir."
Nahl (29) "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne tüdür!"
Nahl (34) Bu sebeple işledikleri tülüklerin cezası onlara ulaştı ve alay ettikleri şey kendilerini kuşattı.
Nahl (45) tü işler yapmak için tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmesinden veya (ansızın) bilemeyecekleri bir yerden kendilerine azap gelmesinden emin mi oldular?
Nahl (59) Kendisine verilen tü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu, aşağılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa toprağa mı gömecek? Bak, ne tü hüküm veriyorlar!
Nahl (60) tü sıfatlar ahirete inanmayanlara aittir. En yüce sıfatlar ise Allah'ındır. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nahl (75) Allah, hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının malı olan bir le ile, kendisine verdiğimiz güzel rızıktan gizli ve açık olarak Allah yolunda harcayan kimseyi misal verir. Bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.
Nahl (94) Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız sebebiyle tü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için büyük bir azap vardır.
Nahl (119) Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle tülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
İsra (7) İyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz, tülük yaparsanız yine kendinize yapmış olursunuz. İkinci bozgunculuğun zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine mescide (Beyt-i Makdis'e) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi yerle bir etsinler diye (üzerinize yine düşmanlarınızı gönderdik.)
İsra (16) Biz bir memleketi helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada tülük işlerler. Böylece o memleket hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz.
İsra (32) Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, son derece çirkin bir iştir ve çok tü bir yoldur.
İsra (38) Bütün bu sayılanların tü olanları Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.
İsra (72) Kim bu dünyada rlük ettiyse ahirette de rdür, yolunu daha da şaşırmıştır.
İsra (97) Allah kimi doğru yola iletirse işte o, doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa böyleleri için O'nun dışında dostlar bulamazsın. Onları kıyamet günü rler, dilsizler ve sağırlar olarak yüzüstü haşredeceğiz. Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.
İsra (103) Bunun üzerine Firavun (işkence etmek ve öldürmek suretiyle) o yerden onların künü kazımak istedi. Biz de onu ve beraberindekileri hep birden suda boğduk.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Sonraki Sayfa >