"kö" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "kö" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 280

SURE ADI AYET
Kehf (18) Uykuda oldukları halde sen onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. pekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
Kehf (22) (Ey Muhammed!) Bazıları bilmedikleri şey hakkında atıp tutarak: "Onlar üç kişidirler, dördüncüleri pekleridir" diyecekler. Yine, "Beş kişidirler, altıncıları pekleridir" diyecekler. Şöyle de diyecekler: "Yedi kişidirler, sekizincileri pekleridir." De ki: "Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir. O halde onlar hakkında (Kur'an'daki) apaçık tartışma (yı aktarmak) dan başka tartışmaya girme ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.
Kehf (29) De ki: "Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkar etsin." Biz zalimlere öyle bir ateş hazırladık ki, onun alevden duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmıştır. (Susuzluktan) feryat edip yardım dilediklerinde, maden eriyiği gibi, yüzleri yakıp kavuran bir su ile kendilerine yardım edilir. O ne tü bir içecektir! Cehennem ne korkunç bir yaslanacak yerdir.
Kehf (50) Hani biz meleklere, "Adem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis'ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis'i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne tü bir bedeldir!
Kehf (74) Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, "Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok tü bir iş yaptın!" dedi.
Meryem (18) Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana tülük etme)" dedi.
Meryem (28) "Ey Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban tü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi."
Meryem (75) (Ey Muhammed!) De ki: "Kim sapıklık içinde ise Rahmân onlara, istenildiği kadar süre versin! Nihayet kendilerine vaad olunan azabı, ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha tüymüş, kimin taraftarları daha zayıfmış bilecekler.
Ta Ha (101) Onlar o günahın cezası içinde ebediyen kalacaklardır. Sûra üfürüleceği gün1 bu ağır yük onlar için ne tü bir yüktür!
Ta Ha (124) "Her kim de benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde r olarak haşrederiz."
Ta Ha (125) O da şöyle der: "Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni r olarak haşrettin?"
Enbiya (74) Biz Lût'a da bir hikmet ve bir ilim verdik ve onu çirkin işler yapan memleketten kurtardık. Gerçekten onlar tü bir toplum idiler, fasık (Allah'ın emrinden çıkan kimseler) idiler.
Enbiya (77) Âyetlerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Şüphesiz onlar tü bir toplumdu. Bu yüzden biz de onları topyekün suda boğduk.
Hac (11) İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir tülük gelirse gerisin geri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.
Hac (13) Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne tü yardımcı, ne fena yoldaştır!
Hac (41) Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve tülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah'a aittir.
Hac (46) Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? (Dolaştılar, ama ibret almadılar). Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) r olur.
Hac (72) Kendilerine âyetlerimiz açık açık okunduğu zaman o kafirlerin yüz ifadelerinden inkarlarını anlarsın. Neredeyse, kendilerine âyetlerimizi okuyanlara hışımla saldıracaklar. De ki: "Şimdi size bu durumdan daha beterini haber vereyim mi: Ateş... Allah onu kafirlere vaad etti. Ne tü varış yeridir orası!"
Müminun (47) Bu yüzden, "Kavimleri bize kul le iken, bizim gibi iki insana mı inanacağız" dediler.
Müminun (96) tülüğü, en güzel olan şeyle uzaklaştır. Biz onların yakıştırmakta oldukları şeyleri daha iyi biliriz.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 Sonraki Sayfa >