"ER" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "ER" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 230

SURE ADI AYET
Bakara (5) İşte onlar Rab'lERinden (gelen) bir doğru yol üzERedirlER ve kurtuluşa ERenlER de işte onlardır.
Bakara (76) Onlar iman edenlERle karşılaşınca, "İman ettik" dERlER. BirbirlERiyle baş başa kaldıklarında da şöyle dERlER: "Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah'ın (Tevrat'ta) size bildirdiklERini onlara söylüyorsunuz? (Bu kadarcık şeye) akıl ERdiremiyor musunuz?"
Bakara (106) Biz hERhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ERtelERsek), yERine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün hER şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?
Bakara (189) Sana, hilallERi soruyorlar. De ki: "Onlar, insanlar ve hac için vakit ölçülERidir. İyilik, evlERe arkalarından girmeniz değildir. Ama iyi davranış, takva sahibi (Allah'a karşı gelmekten sakınan) insanın davranışıdır. EvlERe kapılarından girin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa EResiniz.
Bakara (221) İman etmediklERi sürece Allah'a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. Allah'a ortak koşan kadın hoşunuza gitse de, mü'min bir cariye Allah'a ortak koşan bir kadından daha hayırlıdır. İman etmediklERi sürece Allah'a ortak koşan ERkeklERle, kadınlarınızı evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan hür ERkek hoşunuza gitse de, iman eden bir köle, Allah'a ortak koşan bir ERkekten daha hayırlıdır. Onlar ateşe çağırırlar, Allah ise izniyle, cennete ve bağışlanmaya çağırır. O, insanlara âyetlERini açıklar ki, öğüt alıp düşünsünlER.
Bakara (228) Boşanmış kadınlar kendi kendilERine üç ay hali (hayız veya temizlik müddeti) beklERlER. EğER Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın kendi rahimlERinde yarattığını gizlemelERi onlara helal olmaz. Kocaları bu süre içinde barışmak istERlERse, onları gERi almağa daha çok hak sahibidirlER. Kadınların, yükümlülüklERi kadar meşru hakları vardır. Yalnız ERkeklERin kadınlar üzERinde bir dERece farkı vardır. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bakara (230) ER ERkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikahlanmadıkça ona helal olmaz. (Bu koca da) onu boşadığı takdirde onlar (kadın ile ilk kocası) Allah'ın koyduğu ölçülERi gözetebileceklERine inanıyorlarsa tekrar birbirlERine dönüp evlenmelERinde bir günah yoktur. İşte bunlar Allah'ın, anlayan bir toplum için açıkladığı ölçülERidir.
Bakara (235) (Vefat iddeti beklemekte olan) kadınlara kendilERi ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteğinizi içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah biliyor ki siz onlara (bunu ER geç mutlaka) söyleyeceksiniz. Meşru sözlER söylemeniz dışında sakın onlarla gizliden gizliye buluşma yönünde sözleşmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikah yapmaya kalkışmayın.Şunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah'a karşı gelmekten sakının ve yine şunu da bilin ki Allah gERçekten çok bağışlayandır, halimdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet vERir.)
Bakara (237) ER onlara mehir tespit edER de kendilERine el sürmeden boşarsanız, tespit ettiğiniz mehrin yarısı onlarındır. Ancak kadının, ya da nikah bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. Bununla birlikte (ey ERkeklER), sizin vazgeçmeniz takvaya (Allah'a karşı gelmekten sakınmaya) daha yakındır. Aranızda iyilik yapmayı da unutmayın. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Bakara (240) İçinizden ölüp gERiye dul eşlER bırakan ERkeklER, eşlERi için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlERinin sağlanmasını vasiyet etsinlER. Ama onlar (kendiliklERinden) çıkarlarsa, artık onların meşru biçimde kendilERi ile ilgili olarak işlediklERinden dolayı size bir günah yoktur. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bakara (258) Allah, kendisine hükümdarlık vERdi diye (şımarıp böbürlenERek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, "Benim Rabbim diriltir, öldürür." demiş; o da, "Ben de diriltir, öldürürüm" demişti. (Bunun üzERine) İbrahim, "Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir" deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah zalimlER topluluğunu hidayete ERdirmez.
Bakara (264) Ey iman edenlER! Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde insanlara göstERiş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzERinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezlER. Allah kâfirlER topluluğunu hidayete ERdirmez.
Bakara (272) Onları hidayete ERdirmek sana ait değildir. Fakat Allah, dilediğini hidayete ERdirir. Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah'ın rızasını kazanmak için harcarsınız. Hayır olarak hER ne harcarsanız -hiç hakkınız yenmeden- karşılığı size tastamam ödenir.
Bakara (282) Ey iman edenlER! Belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. Aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. Yazıcı, Allah'ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (hER şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. ÜzERinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah'tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). EğER borçlu, aklı ERmeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (Bu işleme) şahitliklERine güvendiğiniz iki ERkeği; eğER iki ERkek olmazsa, bir ERkek ve iki kadını şahit tutun. Bu, onlardan biri unutacak olursa, diğERinin ona hatırlatması içindir. ŞahitlER çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. Az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elvERişlidir. Yalnız, aranızda hemen alıp vERdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzERinize bir günah yoktur. Alış-vERiş yaptığınız zaman da şahit tutun. Yazana da, şahide de bir zarar vERilmesin. EğER aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. Allah'a karşı gelmekten sakının. Allah size öğretiyor. Allah hER şeyi hakkıyla bilendir.
Al-i İmran (8) (Onlar şöyle yakarırlar): "Rabbimiz! Bizi hidayete ERdirdikten sonra kalplERimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin."
Al-i İmran (20) Seninle tartışmaya girişirlERse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." KendilERine kitap vERilenlERe ve ümmîlERe6 de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" EğER İslâm'a girERlERse hidayete ERmiş olurlar. Yok, eğER yüz çevirirlERse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.
Al-i İmran (86) İman ettikten, PeygambERin hak olduğuna şahitlik ettikten ve kendilERine açık delillER geldikten sonra inkar eden bir toplumu Allah nasıl doğru yola ERiştirir? Allah zalim toplumu doğru yola iletmez.
Al-i İmran (92) Sevdiğiniz şeylERden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla ERişemezsiniz. HER ne harcarsanız Allah onu bilir.
Al-i İmran (103) Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizlER birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplERinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşlER olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlERini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola EResiniz.
Al-i İmran (104) Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa ERenlER onlardır.
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 Sonraki Sayfa >