"ağ" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "ağ" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 202

SURE ADI AYET
Nahl (37) Sen onların doğru yola erişmelerine aşırı istek göstersen de şüphesiz Allah saptırdığı kimseyi doğru yola iletmez. Onların yardımcıları da yoktur.
Nahl (59) Kendisine verilen kötü müjde (!) yüzünden halktan gizlenir. Şimdi onu, aşılanmış olarak yanında tutacak mı, yoksa topra mı gömecek? Bak, ne kötü hüküm veriyorlar!
Nahl (67) Hurma açlarının meyvelerinden ve üzümlerden hem içki, hem de güzel bir rızık edinirsiniz. Elbette bunda aklını kullanan bir toplum için bir ibret vardır.
Nahl (68) Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dlardan, açlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin."
Nahl (115) Allah size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa şüphesiz ki Allah çok bışlayandır, çok merhamet edendir.
İsra (33) Haklı bir sebep olmadıkça, Allah'ın, öldürülmesini haram kıldığı cana kıymayın. Kim haksız yere öldürülürse, biz onun velisine yetki vermişizdir. Ancak o da (kısas yoluyla) öldürmede meşru ölçüleri aşmasın. Çünkü kendisine yardım edilmiştir.
İsra (46) Kur'an'ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ırlık koyarız. Kur'an'da (ibadete layık ilah olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
İsra (60) Hani sana, "Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o acı da sırf insanları sınamak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.
İsra (109) Onlar layarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır.
Kehf (5) Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
Kehf (28) Sabah akşam Rablerine, O'nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun eğme.
Kehf (57) Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çırsan da artık ebediyen hidayet bulamazlar.
Kehf (97) Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.
Meryem (4) O şöyle demişti: "Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım."
Meryem (23) Doğum sancısı onu bir hurma acına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi.
Meryem (24) Bunun üzerine (Cebrail) acın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı."
Meryem (25) . "Hurma acını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün."
Meryem (58) İşte bunlar, Adem'in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim'in, Yakub'un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân'ın âyetleri okunduğu zaman layarak secdeye kapanırlardı.
Ta Ha (45) Mûsâ ve Hârûn şöyle dediler: "Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz."
Ta Ha (81) "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helal olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner. Gazabım da kimin üzerine inerse o muhakkak helak olmuş demektir."
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 Sonraki Sayfa >