"sı" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "sı" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 189

SURE ADI AYET
Enam (64) De ki: "Onlardan ve her türlü kıntıdan sizi Allah kurtarır. Ama siz yine de ona ortak koşuyorsunuz."
Enam (44) Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları rada onları anzın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
Enam (41) Hayır! (Bu durumda) yalnız ona dua edersiniz, o da dilerse (kurtulmak için) dua ettiğiniz kıntıyı giderir ve siz o an Allah'a ortak koştuklarınızı unutursunuz."
Enam (31) Allah'ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramıştır. Nihayet onlara anzın o saat (kıyamet) gelip çatınca bütün günahlarını rtlarına yüklenerek, "Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay halimize!" diyecekler. Dikkat edin, yüklendikleri günah yükü ne kötüdür!
Enam (165) O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi namak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, ceza çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Araf (175) Kendisine âyetlerimizi verdiğimiz halde onlardan yrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlat.
Araf (171) Hani dağı sanki bir gölgelikmiş gibi onların üstüne kaldırmıştık da üzerlerine düşecek sanmışlardı. (Onlara:) "Size verdiğimiz Kitab'a mkı sarılın ve onun içindekileri hatırlayın ki, Allah'a karşı gelmekten sakınanız" demiştik.
Araf (170) Kitaba mkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz biz, iyiliğe çalışan (erdemli) kimselerin mükafatını zayi etmeyiz.
Araf (168) Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile nadık.
Araf (160) Biz onları on iki kabile halinde topluluklara ayırdık. (Tîh sahranda susuzluktan kılan) kavmi Mûsâ'dan su istediğinde biz ona, "Asânı taşa vur" diye vahyettik. (Vurunca) taştan on iki pınar fışkırdı. Herkes (kendi) su içeceği yeri bildi. Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helva ve bıldırcın indirdik. "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve temiz olanlarından yiyin" (dedik). Onlar bize zulmetmediler, fakat kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Araf (155) Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere gitmek için yetmiş adam seçti. Onları sarntı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helak ederdin. Şimdi içimizden bir takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mı edeceksin? Bu rf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırn, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlın" dedi.
Araf (126) "Sen rf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun. Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al."
Araf (94) Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarnlar diye ora halkını yoksulluk ve kıntıya uğratmış olmayalım.
Araf (2) Bu, sana, kendisiyle (insanları) uyarman için ve mü'minlere öğüt olarak indirilmiş bir kitaptır. Artık ondan dolayı göğsünde bir kıntı olman.
Araf (185) Onlar göklerdeki ve yerdeki nırz hükümranlık ve nizama, Allah'ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?
Araf (200) Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah'a ğın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Tevbe (6) Eğer Allah'a ortak koşanlardan biri senden ğınma talebinde bulunursa, Allah'ın kelâmını işitebilmesi için ona ğınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
Tevbe (16) Yoksa; Allah içinizden, Allah'tan, Resûlünden ve mü'minlerden başkanı kendilerine rdaş edinmeksizin cihad edenleri ayırt etmeden bırakılacağınızı mı sandınız? Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Tevbe (35) O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılacak da onların alınları, böğürleri ve rtları bunlarla dağlanacak ve, "İşte bu, kendiniz için biriktirip sakladığınız şeylerdir. Haydi tadın bakalım biriktirip sakladıklarınızı"! denilecek.
Tevbe (57) Eğer ğınacak bir yer veya (gizlenecek) mağaralar yahut girilecek bir delik bulsalardı, hemen koşarak oraya kaçarlardı.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >