"sı" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "sı" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 189

SURE ADI AYET
Müminun (104) Ateş yüzlerini yalar ve onlar orada rıtır kalırlar.
Nur (41) Göklerde ve yeryüzünde bulunan kimselerle, ra ra (kanat çırparak uçan) kuşların Allah'ı tespih ettiğini görmez misin? Her biri duanı ve tesbihini kesin olarak bilmektedir. Allah onların yapmakta olduğu şeyleri hakkıyla bilendir.
Nur (63) (Ey inananlar!) Peygamberin (sizi) çağırmanı aranızda birbirinizi çağırmanız gibi tutmayın. İçinizden biribirini siper ederek vışıp gidenleri Allah gerçekten bilir. Artık onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belânın gelmesinden veya elem dolu bir azaba uğramaktan sakınnlar.
Furkan (6) (Ey Muhammed!), De ki: "O kitabı göklerin ve yerin rrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, çok merhamet edendir."
Furkan (42) Onlar seni görünce ancak eğlenceye alırlar. "Allah'ın peygamber olarak gönderdiği adam bu mu? Biz, ilahlarımıza mkı sarılmasaydık neredeyse bizi ilahlarımızdan uzaklaştıracaktı" (derler.) Onlar yakında azabı gördükleri zaman yolca kimin daha sapık olduğunu görecekler.
Neml (14) Kendileri de bunların hak olduklarını kesin olarak bildikleri halde rf zalimliklerinden ve büyüklük taslamalarından ötürü onları inkar ettiler. Ama bozguncuların sonunun nal olduğuna bir bak!
Neml (40) Kitaptan bilgisi olan biri, "Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm" dedi. Süleyman tahtı yanında yerleşmiş halde görünce şöyle dedi: "Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan nırz zengindir, cömerttir."
Neml (70) Onlardan yana üzülme. Kurdukları tuzaklardan ötürü de kıntıya düşme.
Kasas (4) Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde (ülkesinde) büyüklük taslamış ve ora halkını nıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o bozgunculardandı.
Kasas (15) Mûsâ halkın habersiz olduğu bir rada şehre girdi. Orada biri kendi tarafından, diğeri düşmanı tarafından; kavga eden iki adam gördü. Kendi tarafından olan, düşmanına karşı ondan yardım istedi. Mûsâ da ona bir yumruk indirip onu öldürdü. Mûsâ, "Bu şeytanın işidir. O gerçekten apaçık bir saptırıcı düşmandır" dedi.
Rum (27) O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O'na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz fatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Rum (30) Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata5 mkı tutun. Allah'ın yaratmanda hiçbir değiştirme yoktur.6 İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Lokman (26) Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Şüphesiz Allah her bakımdan nırz zengin olandır, övülmeye layık olandır.
Lokman (12) Andolsun, biz Lokmân'a "Allah'a şükret" diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan nırz zengindir, övülmeye lâyıktır.
Fatır (21) Gölge ile caklık bir olmaz.
Fatır (15) Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaçnız. Allah ise her bakımdan nırz zengin olandır, övülmeye hakkıyla layık olandır.
Fatır (45) Eğer Allah insanları, kazandıkları yüzünden hemen cezalandıracak olsaydı, yerkürenin rtında hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki, onları belirli bir süreye kadar erteliyor. Nihayet süreleri gelince, (gerekeni yapar). Çünkü Allah, kullarını hakkıyla görmektedir.
Saffat (76) Onu ve ailesini o büyük kıntıdan kurtardık.
Saffat (115) Onları ve kavimlerini o büyük kıntıdan kurtardık.
Saffat (138) Şüphesiz sizler (yolculuklarınız randa) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >