"sı" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "sı" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 189

SURE ADI AYET
Yusuf (23) Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek "Haydi gelsene!" dedi. O ise, "Allah'a ğınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi.
Yusuf (36) Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Biri, "Ben rüyamda şaraplık üzüm ktığımı gördüm" dedi. Diğeri, "Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz" dedi.
Yusuf (49) "Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ kacaklar."
Yusuf (79) Yûsuf, "Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkanı tutmaktan Allah'a ğınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz" dedi.
Yusuf (88) Bunun üzerine (Mır'a dönüp) Yûsuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve kıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler.
Yusuf (110) Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale gelip yalanlandıklarını düşündükleri rada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez.
Hicr (73) Derken güneşin doğuşu randa o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi.
İbrahim (8) Mûsâ şöyle dedi: "Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan nırz zengindir, övgüye layık olandır."
İbrahim (21) İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler büyüklük taslayanlara diyecek ki: "Şüphesiz bizler size uymuştuk, şimdi siz az bir şey olsun Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?" Onlar da, "Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi zlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur" derler.
Nahl (53) Size ulaşan her nimet Allah'tandır. Sonra size bir kıntı ve zarar dokunduğu zaman yalnız ona yalvarır yakarırnız.
Nahl (54) Sonra sizden o kıntıyı giderince, bir de bakarnız, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşar.
Nahl (60) Kötü fatlar ahirete inanmayanlara aittir. En yüce fatlar ise Allah'ındır. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Nahl (81) Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı ve dağlarda da sizin için barınaklar var etti. Sizi caktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar verdi. Böylece Allah, müslüman olanız diye üzerinizde olan nimetini tamamlıyor.
Nahl (98) Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah'a ğın.
Nahl (127) Sabret! Senin sabrın ancak Allah'ın yardımı iledir. Onlardan yana üzülme. Tuzak kurmalarından dolayı da kıntıya düşme.
İsra (29) Eli kı olma, büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır ve çaresiz kalırn.
İsra (56) De ki: "Onu bırakıp da ilah diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki kıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler."
İsra (59) Bizi, (Kureyş'in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olma alıkoydu. (Nitekim) Semûd kavmine o dişi deveyi açık bir mucize olarak verdik de onlar bu yüzden zalim oldular. Oysa biz mucizeleri rf korkutmak için göndeririz.
İsra (60) Hani sana, "Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o rüyayı da, Kur'an'da lanetlenmiş bulunan o ağacı da rf insanları namak için vesile yaptık. Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.
İsra (67) Denizde size bir kıntı dokunduğunda bütün taptıklarınız (sizi yüzüstü bırakıp) kaybolur, yalnız Allah kalır. Fakat sizi kurtarıp karaya çıkarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan çok nankördür.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Sonraki Sayfa >