"bü" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "bü" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 396

SURE ADI AYET
Rad (3) O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O geceyi gündüze rüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah'ın varlığını gösteren) deliller vardır.
Rad (9) O, gaybı da, görülen âlemi de bilendir. Çok yüktür, çok yücedir.
Rad (31) Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur'an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu). Fakat tün emir yalnız Allah'ındır. İman edenler anlamadılar mı ki, Allah dileseydi tün insanları doğru yola eriştirirdi. Allah'ın sözü yerine gelinceye kadar, inkâr edenlere yaptıkları işler sebebiyle devamlı olarak, ya yük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir. Şüphesiz Allah verdiği sözden dönmez.
Rad (42) Onlardan öncekiler de tuzak kurmuşlardı. tün tuzaklar Allah'a aittir. O, her nefsin kazandığını bilir. İnkar edenler de dünya yurdunun sonunun kime ait olduğunu bileceklerdir.
Hicr (30) Bunun üzerine tün melekler saygı ile eğildiler.
Hicr (15) Onlara gökten bir kapı açsak da oradan yukarı çıkmaya koyulsalar yine "Gözlerimiz döndürüldü, biz herhâlde yülenmiş bir toplumuz" derlerdi.
İbrahim (6) Hani Mûsâ kavmine, "Allah'ın size olan nimetini anın. Hani O sizi, Firavun ailesinden kurtarmıştı. Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbinizden yük bir imtihan vardır" demişti.
İbrahim (21) İnsanların hepsi Allah'ın huzuruna çıkacak ve güçsüzler yüklük taslayanlara diyecek ki: "Şüphesiz bizler size uymuştuk, şimdi siz az bir şey olsun Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz?" Onlar da, "Eğer Allah bizi doğru yola eriştirseydi biz de sizi doğru yola eriştirirdik. Şimdi sızlansak da, sabretsek de bizim için birdir. Artık bizim için hiçbir kurtuluş yoktur" derler.
İbrahim (50) Gömlekleri katrandandır. Yüzlerini de ateş rüyecektir.
Hicr (87) Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yük Kur'an'ı verdik.
Nahl (12) O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. tün yıldızlar da O'nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır.
Nahl (22) Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de yüklük taslamaktadırlar.
Nahl (23) Şüphe yok ki Allah, onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. O, yüklük taslayanları hiç sevmez.
Nahl (29) "Haydi, içinde ebedî kalacağınız cehennemin kapılarından girin. yüklük taslayanların yeri ne kötüdür!"
Nahl (41) Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, elbette onları dünyada güzel bir şekilde yerleştiririz. Ahiret mükafatı ise daha yüktür. Keşke bilselerdi...
Nahl (49) Göklerde ve yerde bulunan canlılar ve melekler yüklük taslamadan Allah'a boyun eğerler.
Nahl (92) Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, ipliğini iyice eğirip ktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. Allah bununla sizi ancak imtihan eder. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size elbette açıklayacaktır.
Nahl (94) Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da Allah yolundan sapmanız sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için yük bir azap vardır.
Nahl (106) Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah'ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah'tan gazap iner ve onlar için yük bir azap vardır.
İsra (4) Biz, Kitap'ta (Tevrat'ta) İsrailoğullarına, "Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve yük bir kibre kapılarak börleneceksiniz" diye hükmettik.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 Sonraki Sayfa >