"Il" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "Il" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 604

SURE ADI AYET
Mümin (18) Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa Ile dolu, (sanki) gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi vardır.
Mümin (33) "Ey kavmim! Gerçekten sizin için, o bağrışıp çağrışma gününden, arkanıza dönüp kaçmaya çalışacağınız ve sizi Allah'(ın azabından) kurtaracak kimsenin olmayacağı o Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola Iletecek de yoktur."
Mümin (37) Firavun dedi ki: "Ey Hâmân! Bana yüksek bir kule yap, belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ'nın Ilâhını görürüm(!) Çünkü ben, onun yalancı olduğuna inanıyorum." Böylece Firavun'a yaptığı kötü iş süslü gösterIldi ve doğru yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı, tamamen sonuçsuz kaldı.
Mümin (38) O inanan kimse dedi ki: "Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola Ileteyim."
Mümin (58) Kör Ile gören, îman edip salih ameller işleyenler Ile kötülük yapan bir değIldir. Siz pek az düşünüyorsunuz.
Mümin (62) İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! Ondan başka hiçbir Ilâh yoktur. Durum bu iken nasıl oluyor da (haktan) döndürülüyorsunuz?
Mümin (65) O diridir. O'ndan başka hiçbir Ilâh yoktur. O halde sadece Allah'a itaat ederek (samimi olarak) O'na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.
Mümin (83) Peygamberleri onlara apaçık delIller getirince, sahip oldukları bIlgi Ile şımardılar (ve onları alaya aldılar). Sonunda alaya almakta oldukları şey kendIlerini sarıverdi.
Fussilet (6) De ki: "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana Ilâhınızın yalnızca bir tek Ilâh olduğu vahyedIliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dIleyin. Allah'a ortak koşanların vay haline!"
Fussilet (25) Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdIler. Böylece kendIlerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları Ile IlgIli o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.
Fussilet (27) İnkâr edenlere mutlaka şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsü Ile cezalandıracağız.
Fussilet (45) Andolsun! Biz Mûsâ'ya Kitab'ı (Tevrat'ı) vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer (azabın ertelenmesi Ile IlgIli olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verIlirdi. Şüphesiz onlar Kur'an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Fussilet (47) Kıyametin ne zaman kopacağına Ilişkin bIlgi O'na havale edIlir. Meyveler tomurcuklarından ancak O'nun bIlgisi altında çıkar, dişi ancak O'nun bIlgisi altında hamIle kalır ve doğurur. Allah onlara, "Nerede bana ortak koştuklarınız?" diye seslendiği gün şöyle derler: "Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok."
Şura (5) Neredeyse gökler (onun azametinden) üstlerinden çatlayacaklar. Melekler ise, Rablerini hamd Ile tespih ederler ve yeryüzündekIler için bağışlanma dIlerler. İyi bIlin ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Şura (14) Onlar, kendIlerine bIlgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi Ile IlgIli olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verIlirdi. Onlardan sonra Kitab'a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Şura (22) Sen zalimlerin yaptıkları şeyler tepelerine inerken bu yüzden korku Ile titrediklerini göreceksin. İnanıp yararlı işler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rableri katında dIledikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuftur.
Şura (39) (Dünyalık olarak) size her ne verIlmişse, bu dünya hayatının geçimliğidir. Allah'ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükafat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler, büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar, öfkelendikleri zaman bağışlayanlar, Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) Ile olanlar, kendIlerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcayanlar, bir saldırıya uğradıkları zaman, aralarında yardımlaşanlar içindir.
Şura (53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirIlten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bIlmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dIlediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola Iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoluna. İyi bIlin ki, bütün işler sonunda Allah'a döner.
Zuhruf (17) Onlardan biri, Rahmân'a örnek kıldığı (isnad ettiği kız çocuğu) Ile müjdelendiği zaman, öfkesinden yüzü simsiyah kesIlir.
Zuhruf (27) "Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola Iletecektir."
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 Sonraki Sayfa >