"SEN" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "SEN" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 518

SURE ADI AYET
İsra (47) Onlar SENi dinlerlerken hangi maksatla dinlediklerini, kendi aralarında konuşurlarken de o zalimlerin, "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliyoruz.
İsra (48) Bak SENin için ne türlü benzetmeler yaptılar da saptılar. Artık (doğru) yolu bulamazlar.
İsra (54) Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder. SENi de onlara vekil olarak göndermedik.
İsra (65) "Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde SENin hiçbir hakimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!"
İsra (73) Onlar, sana vahyettiğimizden başkasını bize karşı uydurman için az kalsın SENi ondan şaşırtacaklardı. (Eğer böyle yapabilselerdi) işte o zaman SENi dost edinirlerdi.
İsra (76) SENi o yerden (Mekke'den) sürüp çıkarmak için neredeyse SENi sıkıştıracaklardı. Bunu yapabilselerdi SENin ardından orada pek az kalırlardı.
İsra (77) SENden önce gönderdiğimiz peygamberlerimiz hakkındaki kanun böyledir. Bizim kanunumuzda hiçbir değişme bulamazsın.
İsra (79) Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin SENi Makam-ı Mahmud'a ulaştırsın.
İsra (93) Dediler ki: "Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça, yahut SENin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup, aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça, yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe, yahut Allah'ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe, yahut altından bir evin olmadıkça, ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz." De ki: "Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resul olarak gönderilen bir beşerim."
İsra (101) Andolsun, biz Mûsâ'ya apaçık dokuz mucize verdik. İsrailoğullarına sor (sana anlatsınlar): Hani Mûsâ onlara gelmiş ve Firavun da ona, "Ben SENin kesinlikle büyülendiğini zannediyorum ey Mûsâ!" demişti.
İsra (102) Mûsâ ise, "İyi biliyorsun ki, bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir. Ey Firavun, ben de SENi kesinlikle helak olmuş bir kişi olarak görüyorum" demişti.
İsra (105) Biz onu (Kur'an'ı) hak olarak indirdik ve o da hak ile indi. SENi de ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Kehf (6) Demek SEN, bu söze (Kur'an'a) inanmazlarsa, arkalarından üzülerek âdeta kendini tüketeceksin!
Kehf (9) Yoksa SEN, (sadece) Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm'i mi bizim ibret verici delillerimizden sandın?
Kehf (18) Uykuda oldukları halde SEN onları uyanık sanırsın. Biz onları sağa sola çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın girişinde iki kolunu uzatmış (yatmakta idi.) Onları görseydin, mutlaka onlardan yüz çevirip kaçardın ve gördüklerin yüzünden için korku ile dolardı.
Kehf (34) Derken onun büyük bir serveti oldu. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: "Benim malım SENinkinden daha çok. Adamlardan yana da SENden daha üstünüm."
Kehf (37) Arkadaşı ona cevap vererek dedi ki: "SENi topraktan, sonra bir damla döl suyundan yaratan, sonra da SENi (eksiksiz) bir insan şeklinde düzenleyen Allah'ı inkâr mı ediyorsun?"
Kehf (40) "Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah'ındır' deseydin ya!.. Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, belki Rabbim bana, SENin bağından daha iyisini verir. SENinkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak haline geliverir."
Kehf (47) Dağları yürüteceğimiz ve SENin yeryüzünü çırılçıplak göreceğin günü bir hatırla. Biz onları mahşerde toplarız da içlerinden hiçbirini bırakmayız.
Kehf (49) Kitap ortaya konur. Suçluları, kitabın içindekilerden korkuya kapılmış görürsün. "Eyvah bize! Bu nasıl bir kitaptır ki küçük, büyük hiçbir şey bırakmadan hepsini sayıp dökmüş!" derler. Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. SENin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Sonraki Sayfa >