"SEN" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "SEN" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 518

SURE ADI AYET
Araf (199) SEN af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.
Araf (200) Eğer şeytandan bir kışkırtma SENi dürterse, hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Enfal (5) Nasıl ki, Rabbin SENi hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
Enfal (6) Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi SENinle o konuda tartışıyorlardı.
Enfal (17) (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da SEN atmadın, fakat Allah attı. Mü'minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Enfal (30) Hani kafirler SENi tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke'den) çıkarmak için tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
Enfal (32) Hani onlar, "Ey Allah'ım, eğer şu (Kur'an) SENin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir" demişlerdi.
Enfal (33) Oysa SEN onların içinde iken Allah onlara azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.
Enfal (58) (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, SEN de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.
Enfal (61) Eğer onlar barışa yanaşırlarsa SEN de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü o hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Enfal (63) Eğer SENi aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah'tır. O, SENi bizzat kendi yardımıyla ve mü'minlerle destekleyen ve onların kalplerini uzlaştırandır.Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın SEN onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe (6) Eğer Allah'a ortak koşanlardan biri SENden sığınma talebinde bulunursa, Allah'ın kelâmını işitebilmesi için ona sığınma hakkı tanı. Sonra da onu güven içinde olacağı yere ulaştır. Bu, onların bilmeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
Tevbe (43) Allah SENi affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?
Tevbe (44) Allah'a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için SENden izin istemezler. Allah kendine karşı gelmekten sakınanları çok iyi bilendir.
Tevbe (45) Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler SENden izin isterler.
Tevbe (55) Onların malları ve çocukları SENi imrendirmesin. Allah bununla ancak onlara dünya hayatında azap etmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor.
Tevbe (83) Eğer (bundan böyle) Allah SENi onlardan bir zümrenin yanına döndürür de, onlar (sefere) çıkmak için SENden izin isterlerse, de ki: "Artık siz benimle birlikte ebediyyen çıkmayacak ve benimle birlikte hiçbir düşmanla asla savaşmayacaksınız. Çünkü siz baştan yerinizde oturup kalmaya razı oldunuz. Şimdi de geri kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte oturun."
Tevbe (85) Onların malları ve evlatları SENi imrendirmesin. Allah bunlarla ancak, dünyada kendilerine azap etmeyi ve canlarının kafir olarak çıkmasını istiyor.
Tevbe (86) "Allah'a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin" diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, SENden izin istediler ve "Bizi bırak da oturup kalanlarla birlikte olalım" dediler.
Tevbe (92) Kendilerini bindirip (cepheye) sevk edesin diye sana geldikleri zaman, SENin, "Sizi bindirebileceğim bir şey bulamıyorum" dediğin; bu uğurda harcayacakları bir şey bulamadıklarından dolayı üzüntüden gözleri yaş döke döke geri dönen kimselere de bir sorumluluk yoktur.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Sonraki Sayfa >