"al" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "al" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 2308

SURE ADI AYET
Al-i İmran (98) De ki: "Ey kitab ehli! allah yaptıklarınızı görüp dururken allah'ın âyetlerini niçin inkâr ediyorsunuz?"
Al-i İmran (99) De ki: "Ey Kitab ehli! (Gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermeğe yeltenerek inananları allah'ın yolundan çevirmeye kalkışıyorsunuz? allah yaptıklarınızdan habersiz değildir."
Al-i İmran (101) Size allah'ın âyetleri okunup dururken ve allah'ın Resûlü de aranızda iken dönüp nasıl inkar edersiniz? Kim allah'a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.
Al-i İmran (102) Ey iman edenler! allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.
Al-i İmran (103) Hep birlikte allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.
Al-i İmran (107) Yüzleri ağaranlar ise allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Al-i İmran (108) İşte bunlar allah'ın, sana hak olarak okuduğumuz âyetlerdir. allah, âlemlere hiç zulüm etmek istemez.
Al-i İmran (109) Göklerdeki her şey, yerdeki her şey allah'ındır. Bütün işler ancak allah'a döndürülür.
Al-i İmran (110) Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve allah'a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var. Ama pek çoğu fasık kimselerdir.
Al-i İmran (112) Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, allah'ın ve (mü'min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. Onlar allah'ın gazabına uğradılar ve yoksulluk onları kapladı. Bunun sebebi onların; allah'ın âyetlerini inkar ediyor ve peygamberleri haksız yere öldürüyor olmaları idi. Bütün bunların sebebi ise, isyan etmekte ve (allah'ın koyduğu) sınırları çiğnemekte oluşları idi.
Al-i İmran (113) Onların (Kitap ehlinin) hepsi bir değildir. Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta duran, secdeye kapanarak allah'ın âyetlerini okuyan bir topluluk da vardır.
Al-i İmran (114) Onlar, allah'a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.
Al-i İmran (115) Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.
Al-i İmran (116) İnkar edenlerin ne malları ne evlatları, onlara allah'a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehennemliktirler. Onlar orada ebedi kalacaklardır.
Al-i İmran (117) Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın durumu gibidir. allah onlara zulmetmedi. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlar.
Al-i İmran (119) İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz halde sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman "inandık" derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün!" Şüphesiz allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.
Al-i İmran (120) Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, allah'a karşı gelmekten sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü allah onların işlediklerini kuşatmıştır.
Al-i İmran (121) Hani sen mü'minleri (Uhud'da) savaş mevzilerine yerleştirmek için, sabah erken ailenden (evinden) ayrılmıştın. allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Al-i İmran (122) Hani sizden iki takım (paniğe kapılarak) çözülmeye yüz tutmuştu. Halbuki allah onların yardımcısı idi. Mü'minler, yalnız allah'a tevekkül etsinler.
Al-i İmran (123) Andolsun, siz son derece güçsüz iken allah size Bedir'de yardım etmişti. O halde allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 Sonraki Sayfa >