"al" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "al" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 2308

SURE ADI AYET
Al-i İmran (125) Evet, sabrettiğiniz ve allah'a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.
Al-i İmran (126) allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi allah katındadır.
Al-i İmran (127) Bir de allah bunu, inkar edenlerden bir kısmını helak etsin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı.
Al-i İmran (128) Bu işte senin yapacağın bir şey yoktur. allah, ya tövbelerini kabul edip onları affeder, ya da zalim olduklarından dolayı onlara azap eder.
Al-i İmran (129) Göklerdeki her şey ve yerdeki her şey allah'ındır. O dilediğini bağışlar, dilediğine azab eder. allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Al-i İmran (130) Ey iman edenler! Kat kat arttırılmış olarak faiz yemeyin. allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.2
Al-i İmran (132) allah'a ve Peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.
Al-i İmran (133) Rabbinizin bağışına, ve genişliği göklerle yer arası kadar olan, allah'a karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış bulunan cennete koşun.
Al-i İmran (134) Onlar bollukta ve darlıkta allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. allah iyilik edenleri sever.
Al-i İmran (135) Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları, yahut nefislerine zulmettikleri zaman allah'ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki allah'tan başka günahları kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.
Al-i İmran (138) Bu (Kur'an), insanlar için bir açıklama, allah'a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.
Al-i İmran (140) Eğer siz (Uhud'da) bir yara aldıysanız, şüphesiz o topluluk da (Müşrikler de Bedir'de) benzeri bir yara almıştı. İşte (iyi veya kötü) günleri insanlar arasında (böyle) döndürür dururuz. (Bazen bir topluma iyi ya da kötü günler gösteririz, bazen öbürüne.) allah, sizden iman edenleri ayırt etmek, sizden şahitler edinmek için böyle yapar. allah, zalimleri sevmez.
Al-i İmran (141) Bir de allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar.
Al-i İmran (142) Yoksa siz; allah, içinizden cihad edenleri (sınayıp) ayırt etmeden ve yine sabredenleri (sınayıp) ayırt etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?
Al-i İmran (144) Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, allah'a hiçbir zarar veremez. allah şükredenleri mükafatlandıracaktır.
Al-i İmran (145) Hiçbir kimse allah'ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.
Al-i İmran (146) Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok allah dostu çarpıştı da bunlar allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. allah sabredenleri sever.
Al-i İmran (148) allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükafatını verdi. allah güzel davrananları sever.
Al-i İmran (150) Hayır! Yalnız allah yardımcınızdır. O, yardımcıların en hayırlısıdır.
Al-i İmran (151) Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri allah'a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne kötüdür.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 Sonraki Sayfa >