"al" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "al" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 2308

SURE ADI AYET
Tevbe (40) Eğer siz ona (Peygamber'e) yardım etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkar edenler onu iki kişiden biri olarak (Mekke'den) çıkardıkları zaman, ona bizzat allah yardım etmişti. Hani onlar mağarada bulunuyorlardı. Hani o arkadaşına, "Üzülme, çünkü allah bizimle berâber" diyordu. allah da onun üzerine güven duygusu ve huzur indirmiş, sizin kendilerini görmediğiniz bir takım ordularla onu desteklemiş, böylece inkar edenlerin sözünü alçaltmıştı. allah'ın sözü ise en yücedir. allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe (41) Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla allah yolunda cihad edin. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
Tevbe (42) Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol, onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık" diye allah'a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. allah biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.
Tevbe (43) allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana iyice belli olup, yalancıları bilinceye kadar beklemeden niçin onlara izin verdin?
Tevbe (44) allah'a ve âhiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten geri kalmak için senden izin istemezler. allah kendine karşı gelmekten sakınanları çok iyi bilendir.
Tevbe (45) Ancak allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Tevbe (46) Onlar eğer savaşa çıkmak isteselerdi, elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat allah onların harekete geçmelerini istemedi de onları geri bıraktı ve onlara, "Oturun oturan acizlerle beraber" denildi.
Tevbe (47) Eğer onlar da sizin içinizde (sefere) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacak ve sizi fitneye düşürmek için aranızda koşuşturacaklardı. Aranızda onları dinleyecek kişiler de vardı. allah zalimleri hakkıyla bilendir.
Tevbe (48) Andolsun bunlar daha önce de fitne çıkarmak istemişler ve sana karşı türlü türlü işler çevirmişlerdi. Nihayet hak geldi ve onlar istemedikleri halde allah'ın dini galip geldi.
Tevbe (50) Sana bir iyilik gelirse, bu onları üzer. Eğer başına bir musîbet gelirse, "Biz tedbirimizi önceden almıştık" derler ve sevinerek dönüp giderler.
Tevbe (51) De ki: "Bizim başımıza ancak, allah'ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O bizim yardımcımızdır. Öyleyse mü'minler, yalnız allah'a güvensinler."
Tevbe (52) De ki: "Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, allah'ın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz."
Tevbe (54) Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, allah'ı ve Rasûlünü inkar etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve ancak gönülsüzce harcamaları engel olmuştur.
Tevbe (55) Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. allah bununla ancak onlara dünya hayatında azap etmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını istiyor.
Tevbe (56) Kesinlikle sizden olduklarına dâir allah'a yemin ederler. Oysa onlar sizden değillerdir. Fakat onlar korkudan ödleri patlayan bir topluluktur.
Tevbe (59) Eğer onlar allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, "Bize allah yeter. Lütuf ve ihsanıyla allah ve Resûlü ileride bize yine verir. Biz yalnız allah'a rağbet eder (onun ihsanını ister)iz" deselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu.
Tevbe (60) Sadakalar (zekatlar), allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Tevbe (61) Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır."
Tevbe (62) Sizi razı etmek için, allah'a yemin ederler. Eğer gerçekten mü'min iseler (bilsinler ki), allah ve Resûlü'nü razı etmeleri daha önceliklidir.
Tevbe (63) allah'a ve Resûlüne karşı gelen kimseye, içinde ebedî kalacağı cehennem ateşinin olduğunu bilmediler mi? İşte bu, büyük bir rezilliktir.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 Sonraki Sayfa >