"al" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "al" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 2308

SURE ADI AYET
Nahl (88) İnkâr eden ve insanları allah'ın yolundan alıkoyanların, yapmakta oldukları bozgunculuklarına karşılık azaplarının üstüne azap ekleriz.
Nahl (90) Şüphesiz allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.
Nahl (91) Antlaşma yaptığınız zaman, allah'a karşı verdiğiniz sözü yerine getirin. allah'ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şüphesiz allah yaptıklarınızı bilir.
Nahl (92) Bir topluluk diğer bir topluluktan daha (güçlü ve) çoktur diye yeminlerinizi aranızda bir hile ve fesat sebebi yaparak, ipliğini iyice eğirip büktükten sonra (tekrar) çözüp bozan kadın gibi olmayın. allah bununla sizi ancak imtihan eder. Hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri kıyamet günü size elbette açıklayacaktır.
Nahl (93) allah dileseydi, sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.
Nahl (94) Yeminlerinizi aranızda hile ve fesat sebebi yapmayın. Sonra sağlamca bastıktan sonra ayak(larınız) kayar da allah yolundan sapmanız sebebiyle kötü azabı tadarsınız. (Ahirette de) sizin için büyük bir azap vardır.
Nahl (95) allah'a verdiğiniz sözü az bir karşılığa değişmeyin. Eğer bilirseniz, şüphesiz allah katında olan sizin için daha hayırlıdır.
Nahl (96) Sizin yanınızdaki tükenir, allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükafatlarını vereceğiz.
Nahl (98) Kur'an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan allah'a sığın.
Nahl (100) Şeytanın hakimiyeti, sadece onu dost edinenler ve allah'a ortak koşanlar üzerindedir.
Nahl (101) Biz bir âyeti değiştirip yerine başka bir âyet getirdiğimiz zaman -ki allah neyi indireceğini gayet iyi bilir- onlar Peygamber'e, "Sen ancak uyduruyorsun" derler. Hayır, onların çoğu bilmezler.
Nahl (104) allah'ın âyetlerine inanmayanları allah elbette doğru yola iletmez. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
Nahl (105) Yalanı, ancak allah'ın âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.
Nahl (106) Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra allah'ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara allah'tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır.
Nahl (107) Bu, onların dünya hayatını sevip ahirete tercih etmelerinden ve allah'ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir.
Nahl (108) İşte onlar, allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir.
Nahl (110) Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra allah yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Nahl (112) allah şöyle bir memleketi misal verdi: Orası güven ve huzur içinde idi. Oraya her taraftan bolca rızık gelirdi. Fakat allah'ın nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yaptıklarına karşılık allah onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı.
Nahl (114) Artık allah'ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer yalnız ona ibadet ediyorsanız, allah'ın nimetine şükredin.
Nahl (115) allah size ancak leş, kan, domuz eti ve allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Ama kim mecbur olur da istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın yemek zorunda kalırsa şüphesiz ki allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 Sonraki Sayfa >