"T" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "T" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1573

SURE ADI AYET
Enam (2) O öyle bir Rab'dır ki, sizi çamurdan yaraTmış, sonra (her birinize) bir ecel Tayin eTmişTir. (KıyameTin kopması için) belirlenmiş bir ecel de onun kaTındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.
Enam (152) Rüşdüne erişinceye kadar yeTimin malına ancak en güzel şekilde yaklaşın. Ölçüyü ve TarTıyı adaleTle Tam yapın. Biz herkesi ancak gücünün yeTTiği kadarıyla sorumlu TuTarız. (Birisi hakkında) konuşTuğunuz zaman yakınınız bile olsa adil olun. Allah'a verdiğiniz sözü TuTun. İşTe bunları Allah size öğüT alasınız diye emreTTi.
Enam (154) Sonra iyilik yapanlara nimeTi Tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayeT ve rahmeTe erdirmek için Mûsâ'ya KiTab'ı (TevraT'ı) verdik ki Rablerinin huzuruna varacaklarına iman eTsinler.
Enam (157) KiTap, yalnız bizden önceki iki Topluluğa (yahudilere ve hırisTiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahuT, "Eğer bize kiTap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşTe size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayeT ve bir rahmeT geldi. ArTık Allah'ın âyeTlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyeTlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakTa oldukları engellemeden dolayı azabın en köTüsü ile cezalandıracağız.
Araf (181) YaraTTıklarımızdan, hakka sarılarak doğru yolu gösTeren ve hak ile adaleTi gerçekleşTiren bir Topluluk vardır.
Araf (179) Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işiTmeyen birçoklarını cehennem için var eTTik. İşTe bunlar hayvanlar gibi, haTTa daha da aşağıdadırlar. İşTe bunlar gafillerin Ta kendileridir.
Araf (178) Allah kimi doğru yola ileTirse, odur doğru yolu bulan. Kimleri de sapTırırsa, işTe onlar, ziyana uğrayanların Ta kendileridir.
Araf (176) Dileseydik o âyeTlerle onu elbeTTe yücelTirdik. FakaT o dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu. Onun durumu köpeğin durumu gibidir: Üzerine varsan da dilini sarkıTıp solur; kendi haline bıraksan da dilini sarkıTıp solur. İşTe bu, âyeTlerimizi yalanlayan Toplumun durumudur. Şimdi onlara bu olayları anlaT ki düşünsünler.
Araf (175) Kendisine âyeTlerimizi verdiğimiz halde onlardan sıyrılıp da şeyTanın kendisini peşine TakTığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimsenin haberini onlara anlaT.
Araf (172) Hani Rabbin (ezelde) Ademoğullarının sulplerinden zürriyeTlerini almış, onları kendilerine karşı şahiT TuTarak, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" demişTi. Onlar da, "EveT, şahiT olduk (ki Rabbimizsin)" demişlerdi. Böyle yapmamız kıyameT günü, "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.
Araf (168) Biz onları yeryüzünde parça parça Topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve köTülükler ile sınadık.
Araf (167) Hani Rabbin, elbeTTe kıyameT gününe kadar onlara azabın en köTüsünü TaTTıracak kimseleri göndereceğini bildirmişTi. Şüphesiz Rabbin, elbeTTe cezayı çabuk verendir. Şüphesiz O çok bağışlayandır, çok merhameT edendir.
Araf (164) Hani onlardan bir Topluluk demişTi ki: "Siz Allah'ın helak edeceği veya şiddeTli bir azaba uğraTacağı bir kavme ne diye (boş yere) öğüT veriyorsunuz?" Onlar da, "Rabbinize bir mazereT beyan eTmek için, bir de belki Allah'a karşı gelmekTen sakınırlar diye (öğüT veriyoruz)" demişlerdi.
Araf (163) Ey Muhammed ! Onlara, deniz kıyısında bulunan kenT halkının durumunu sor. Hani onlar CumarTesi (yasağı) konusunda haddi aşıyorlardı. Zira TaTil yapTıkları CumarTesi günü balıklar onlara akın akın geliyor, TaTil yapmadıkları (diğer) günlerde ise gelmiyorlardı. İşTe onları yoldan çıkmaları sebebiyle böyle imTihan ediyorduk.
Araf (161) O zaman onlara denilmişTi ki: "Şu memlekeTe yerleşin. Orada dilediğiniz gibi yiyin ve ‘HıTTa (Ya Rabbi, bizi affeT)' deyin. KenTin kapısından eğilerek Tevazu ile girin ki biz de sizin haTalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz."
Araf (160) Biz onları on iki kabile halinde Topluluklara ayırdık. (Tîh sahrasında susuzlukTan sıkılan) kavmi Mûsâ'dan su isTediğinde biz ona, "Asânı Taşa vur" diye vahyeTTik. (Vurunca) TTan on iki pınar fışkırdı. Herkes (kendi) su içeceği yeri bildi. Üzerlerine buluTu da gölgelik yapTık ve onlara kudreT helvası ve bıldırcın indirdik. "Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin iyi ve Temiz olanlarından yiyin" (dedik). Onlar bize zulmeTmediler, fakaT kendi nefislerine zulmediyorlardı.
Araf (159) Mûsâ'nın kavminden (insanları) hak ile doğru yola ileTen ve onunla adaleTli davranan bir Topluluk da vardı.
Araf (157) Onlar, yanlarındaki TevraT'Ta ve İncil'de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları köTülükTen alıkoyar. Onlara iyi ve Temiz şeyleri helal, köTü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösTerenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur'an'a) uyanlar var ya, işTe onlar kurTuluşa erenlerdir.
Araf (155) Mûsâ, kavminden, belirlediğimiz yere giTmek için yeTmiş adam seçTi. Onları sarsınTı yakalayınca (bayıldılar). Mûsâ, "Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helak ederdin. Şimdi içimizden bir Takım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helak mı edeceksin? Bu sırf senin bir imTihanındır. Onunla dilediğin kimseyi sapTırırsın, dilediğini de doğruya ileTirsin. Sen bizim velimizsin. ArTık bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en hayırlısısın" dedi.
Araf (153) Tülükleri işleyip de sonra ardından Tövbe edenler ile iman (larında sebaT) edenlere gelince şüphe yok ki, Rabbin ondan (Tövbeden) sonra elbeTTe çok bağışlayandır, çok merhameT edendir.
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 Sonraki Sayfa >