"T" kelimesini diğer meallerde de aramak için; lütfen kutudan meal seçin.

Bu mealde "T" kelimesinin geçtiği ayet sayısı: 1573

SURE ADI AYET
Araf (150) Mûsâ, kavmine kızgın ve üzgün olarak döndüğünde, "Benden sonra arkamdan ne köTü işler yapTınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi eTTiniz?" dedi. (Öfkesinden) levhaları aTTı ve kardeşinin saçından TuTTu, onu kendine doğru çekmeye başladı. (Kardeşi) "Ey anamoğlu" dedi, "Kavim beni güçsüz buldu. Az kalsın beni öldürüyorlardı. Sen de bana böyle davranarak düşmanları sevindirme. Beni o zalimler Topluluğu ile bir TuTma."
Araf (146) Yeryüzünde haksız yere büyüklük Taslayanları âyeTlerimden uzaklaşTıracağım. (Onlar) her âyeTi görseler de ona iman eTmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu (hemen)yol edinirler. Bu, onların, âyeTlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları sebebiyledir.
Araf (145) Mûsâ için, TevraT levhalarında her şeye dair bir öğüT ve her şeyin bir açıklamasını yazdık ve ona şöyle dedik: "Şimdi onları kuvveTle TuT, kavmine de emreT. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu gösTereceğim."
Araf (142) Mûsâ'ya oTuz gece süre belirledik, buna on (gece) daha kaTTık. Böylece Rabbinin belirlediği vakiT kırk geceye Tamamlandı. Mûsâ kardeşi Hârûn'a, "Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma" dedi.
Araf (143) Mûsa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) gösTer, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) kaTiyen göremezsin. FakaT (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa Tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düşTü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak TuTarım Allah’ım! Sana Tövbe eTTim. Ben inananların ilkiyim” dedi.
Araf (141) Hani sizi Firavun ailesinden kurTarmışTık. Onlar size en köTü işkenceyi uyguluyorlardı. Oğullarınızı öldürüyor, kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rabbiniz Tarafından büyük bir imTihan vardı.
Araf (138) İsrailoğullarını denizden geçirdik. Derken, kendilerine aiT puTlara Tapan bir kavme rasTladılar. İsrailoğulları, "Ey Mûsâ! Onların kendilerine aiT ilahları (puTları) olduğu gibi sen de bize aiT bir ilah yapsana" dediler. Mûsa şöyle dedi: "Şüphesiz siz cahillik eden bir kavimsiniz."
Araf (137) Hor görülüp ezilmekTe olan kavmi (İsrailoğullarını), Toprağına bolluk ve berekeT verdiğimiz yerin doğu ve baTı Taraflarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabreTmeleri karşılığında gerçekleşTi. Firavun ve kavminin yapTıklarını ve (özenle kurup) yükselTTiklerini yerle bir eTTik.
Araf (133) Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına Tufan, çekirge, ürün güvesi (haşerâT), kurbağalar ve kan gönderdik. (Hiçbirinden ders almadılar.) Büyüklük Tasladılar ve suçlu bir kavim oldular.
Araf (127) Firavun'un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Sen (sihirbazları cezalandıracaksın da) Mûsâ'yı ve kavmini, bu ülkede fesaT çıkarsınlar, seni ve ilahlarını Terk eTsinler diye bırakacak mısın?" Firavun, "Biz onların oğullarını öldüreceğiz, kadınlarını sağ bırakacağız. Biz onların üzerinde ezici bir güce sahibiz?" dedi.
Araf (124) "MuTlaka sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da (ibreT olsun diye) sizin Tümünüzü elbeTTe asacağım."
Araf (123) Firavun, "Ben size izin vermeden ona iman eTTiniz ha!" dedi. "Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir TuzakTır. Göreceksiniz!"
Araf (111) Onlar şöyle dediler: "Mûsâ'yı ve kardeşini (bir süre) bekleT (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere Toplayıcılar yolla."
Araf (104) Mûsâ dedi ki: "Ey Firavun! Şüphesiz ki ben âlemlerin Rabbi Tarafından gönderilmiş bir peygamberim."
Araf (99) Yoksa Allah'ın Tuzağından emin mi oldular? Ziyana uğrayan kavimden başkası Allah'ın Tuzağından emin olamaz.
Araf (93) (Şuayb) onlardan yüzçevirdi ve dedi ki: "Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyeTTiklerini ulaşTırdım. Size nasihaT de eTTim. Şimdi ben, inkarcı bir Topluluğa nasıl üzülürüm?"
Araf (90) Şuayb'ın kavminden inkar eden ileri gelenler dediler ki: "(Ey ahali!) Andolsun ki eğer Şuayb'a uyarsanız o Takdirde muTlaka siz zarar edenler olursunuz."
Araf (89) "Allah bizi sizin dininizden kurTardıkTan sonra eğer ona dönersek muTlaka Allah'a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah'ın dilemesi olmadıkça sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşaTmışTır. Biz yalnız Allah'a Tevekkül eTTik. Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmeT. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın."
Araf (88) Şuayb'ın kavminden büyüklük Taslayan ileri gelenler dediler ki: "Ey Şuayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da muTlaka seni ve seninle birlikTe inananları memlekeTimizden çıkarırız." Şuayb, "İsTemesek de mi?" dedi.
Araf (86) "Bir de, TehdiT ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmek, Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili gösTermek üzere her yol üsTüne oTurmayın. HaTırlayın ki, siz az (ve güçsüz) idiniz de o sizi çoğalTTı. Bakın, bozguncuların sonu nasıl oldu!?"
< Önceki Sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 Sonraki Sayfa >